Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi

1 Eylül Dünya Barış Gününde Bir Kez Daha İlan ediyoruz: Barış İçin Mücadele Sömürüye Karşı Mücadeleden Ayrılamaz

Dünya Barış Günü için seçilen 1 Eylül tarihi yeryüzünün bugüne dek tanık olduğu en yıkıcı ve kanlı savaşın, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak kabul edilen gündür.  1939 yılının 1 Eylül tarihinde Nazi Almanyası Polonya’ya saldırmış ve üç kıtada beş yıl sürecek bir yıkımı ateşlemiştir.

II. Dünya Savaşı’nın en önemli yönlerinden biri, savaşın yanında acımasız bir soykırıma da sahne olmasıdır. Nazi Almanyası, savaş sırasında 6 milyondan fazla insanı, Yahudi, Roman, Komünist, Sosyalist, eşcinsel veya engelli olduğu ya da ırkçı ve faşist Nazi rejimine direndiği gerekçesiyle sistematik bir biçimde yok etmiştir.

Dünya Barış Günü’nün ilânı esasen insanlığın II. Dünya Savaşı’na benzer bir felaketi, savaş ve soykırımları  bir daha yaşamaması dileğinin simgesidir.

Ne var ki bugün, 1 Eylül 2025 tarihinde, bir dünya savaşı olmasa da, çok yakınımızda, birkaç yüz kilometre güneyimizde bir başka soykırım  yaşanmaktadır. Sömürgeci kapitalizmin ve emperyalist Batı hegemonyasının bölgedeki başlıca temsilcisi olan Siyonist İsrail Devleti Filistin halkına karşı bir soykırım siyaseti uygulamaktadır. 

Nazi Almanyası’ndan farklı olarak İsrail Devleti’nin insanlık dışı uygulamaları gözlerimizin önünde gerçekleşmektedir. Farklılık burada sona ermektedir. Nazi ve Siyonist Devletlerin ortak noktası sermaye desteğidir. Soykırımcı İsrail Devleti, ülkesinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayan yoksul Filistin halkını vatansız, Filistin’i ise halksız bırakmak yolunda bu derece fütursuz ve rahat davranabilmesini,  ABD ve Avrupa  Birliği başta olmak üzere küresel hegemonya sahiplerinin, bir başka deyişle küresel sermayenin  desteğine borçludur. İsrail’in insan öğüten savaş makinesinin her türlü ihtiyacı bu odaklar ve bölgedeki işbirlikçi sermaye düzenleri tarafından sağlanmaktadır.

Gözlerimiz önünde işlenen bu soykırım suçunun belki tek hayırhah yönü şu olmuştur:Burjuva demokrasilerinin hiçbir ulusa demokrasi dersi veremeyecek bir ikiyüzlülüğü temsil ettiği olanca yalınlığıyla dünya halklarının bilincine yerleşmiştir.

Öte yandan,barıştan uzak bir dönemde yaşadığımızın tek göstergesi Filistin’de süren soykırım değildir.

Rusya-Ukrayna savaşı üçüncü yılını geride bırakmıştır. Ukrayna halkını kendi çıkarlarına kurban eden Batı sermayesinin örgütü NATO ile Rusya kapitalizmi arasındaki pazarlık ise devam etmektedir.

Güney komşumuz Suriye’de yönetim geçen yılın sonunda AKP Türkiyesi’nin de içinde bulunduğu geniş bir uluslararası koalisyon tarafından silah zoruyla devrilmiştir. Suriye halkı etnik milliyetçilik, genişleyen İsrail işgali ve boynuna kravat iliştirilmiş cihatçılık arasına sıkıştırılmış, emperyalist merkezler ve bölgedeki uzantıları tarafından bitirildiği söylenen  iç savaş sadece şekil değiştirmiştir. 

Daha birkaç ay önce  yanı başımızda kısa ama son derece yıkıcı bir savaş yaşanmıştır. Filistin’de soykırımı, Lübnan ve Suriye’de işgali sürdüren İsrail saldırganlığının hedefi bu kez de İran olmuştur. Siyonist terör devleti  İran’a sadece ABD ve AB’nin desteğiyle gelişmiş silah teknolojileriyle değil, sabotaj ve suikastlarla da saldırmış; ABD’nin de doğrudan dahline rağmen İran halkı bu emperyalist saldırıya direnmiştir. Ancak tüm işaretler savaşın bitmediği ve ABD, İsrail ve bölgedeki müttefiklerinin ilk fırsatta İran’ı yeniden hedef tahtasına koyacağını göstermektedir.

Bölgemizde yaşanan ve emperyalist odaklar tarafından planlanan gelişmelerin Türkiye ve dünya halklarına barış getirme ihtimali bulunmamaktadır. Zira enerjisini sömürü ve gericilikten sağlayan  sermaye çarkı için barış iki savaş arasında bir duraklamadan ibarettir.

Son savaşların da gösterdiği gibi,  silah teknolojileri baş döndürücü bir hızla gelişmekte ve silahlar onları satanları ve kullananları değil  halkları hedef almaktadır.

Böyle bir ortamda barış, ancak ve ancak dünya halklarının sömürüsüz ve aydınlık bir dünya hedefiyle örgütlenmeleriyle ve sermaye düzenini yıkarak insanca yaşayacakları bir dünya kurmalarıyla mümkün olacaktır.

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Yürütme Kurulu

THTM Türkiye-NATO İlişkilerini İzleme Komisyonu