KARAR 1
THTM örgütlenmesinin yaygınlaştırılması: Yerel Temsilcilikler Oluşturulmasına Hız Kazandırıyoruz
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi kuruluş evresinde gerçekleştirdiği toplantılarda büyük ölçekli nüfus merkezlerinden çok sayıda temsilciyi merkezi toplantılarla belirlemişti. Bu merkezi toplantılarda seçilen fakat elbette kendi içlerinde dengeli bir yerel çeşitliliği de barındıran Halk Temsilcileri, pek çok farklı noktada THTM’nin yerelleşme dinamiklerini sahaya yansıtma imkanı buldular.
Aradan geçen bir yılda, Genel Kurullarda alınan kararlar doğrultusunda THTM pek çok yerellikte bir halk örgütlenmesine olanak verecek şekilde çalışmalar yaptı, 6 noktada yerel meclisler kuruldu ve pek çok noktada sürdürülen yerel faaliyetler THTM’yi bir siyasi odak haline getirebildi.
Bu tablo, THTM’nin kuruluşu ile ortaya koyduğu iddiayı emek emek, kararlılıkla, azımsanmayacak bir yaygınlıkta ve ciddiyetle, kendini kandırmadan gerçekleştirmekte olduğunun göstergesidir. 2025 yılı ise geride bıraktığımız mücadele döneminde biriktirdiğimiz deneyime ve buluştuğumuz yeni toplumsal kaynaklara yaslanarak THTM’nin yerel örgütlenmelerine ivme kazandıracağımız bir yıl olacak.
1 yılın sonunda THTM’nin kendisini bir siyasal-toplumsal varlık haline getirebildiği her noktada bir yerel temsilcilik kurulmuş ya da o yerellikte bir temsilcilik kurulması için uygun şartlar oluşturulmuştur.
2024’ten farklı olarak 2025 Genel Kurul yapımızı oluşturan temsilci belirleme süreçleri işte bu doğrultuda örgütlenmiştir. Yerel meclislerimizin, temsilciliklerimizin, temsilcilik kimliği kazanması olanaklı yerel çalışmalarımızın ve bu iddiayı somut adımlarla kısa sürede canlandırma hedefi güttüğümüz bir dizi başka yerleşimin Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi 2025 Genel Kurul bileşiminde yerini aldığını söyleyebiliyoruz.
Bu durum 12 Ocak Genel Kurulu ile beraber Meclisimize önemli sorumluluklar yüklemektedir.
1. THTM 2025’te dayandığı temsil gücü gereği, 12 Ocak Genel Kurulunu takip eden süreçte, yıl boyunca yeni temsilciliklerin kuruluşunu örgütlemeyi, daha fazla yerel noktada THTM’nin somut varlığını güçlendirmeyi önüne koymalıdır.
2. Temsil ettiği alandaki THTM varlığının bir ‘temsilcilik’ kimliği kazanmasını sağlamak her halk temsilcisinin öncelikli görevidir.
3. THTM yerel temsilcilikleri delegelerimizin ilkelerimiz, manifestomuz ve Genel Kurul kararlarımız ışığında kurdukları temaslar sonucu o alanda yeni bir siyasal ağırlık noktası oluşturmaları ile mümkün olur. Bu ağırlık noktasını oluşturacak şekilde THTM yerel temsilcilikleri kendilerini demokratik kitle örgütlerinden, sendikalardan, dayanışma ve yardımlaşma derneklerinden, muhtarlıklardan, spor, kültür-sanat topluluklarından temsilcilerin ve siyasal sorumluluk bilinci yüksek tüm yurttaşlarımızın katılımına açmalıdır.
4. 2024 Aralık ayında 4 ilde kuruluşu ilan edilen THTM Öğrenci İnisiyatifleri de aynı örgütlenme hedefinin bir ürünüdür. Öğrenci gündemlerinin etkili biçimde değerlendirilebildiği, öğrencilerin örgütlü hareket etme, hızlı ve etkili refleks sergileme becerisinin gelişkin olduğu kimi alanlarda THTM’nin ilişkilendiği bir dizi topluluk, platform, kulüp, dergi vb. çevrelerden öğrencilerin katılımıyla bu inisiyatifler il düzeyinde yola çıkmıştır. Yurt genelinde öğrencilerin aynı kök sebeplere sahip fakat ayrı ayrı eylemler şeklinde kendisini gösteren tepkiselliklerini ortak bir siyasal çatı, Türkiye’ye dair ortak bir gelecek tasavvuru ile birleştirmeyi amaçlayan THTM Öğrenci İnisiyatifleri benzer iletişim ve etkileşim kanallarını yakalayabildiği her ilde kuruluşunu tamamlayacak ve yaygınlaşma perspektifi ile hareket edecektir.
5. Bir THTM yerel temsilciliği seçilmiş THTM temsilcilerinin yanında onlarca başka kişinin katılımıyla düzenli toplantıların, etkili yerel siyasi temasların, mücadele süreçlerinin bulundukları yerelde örgütlenmesi görevini üstlenebilir. Bu temsilcilikler ulaştıkları örgütlenme ağları ve siyasal mücadele gündemleri neticesinde bir meclis oluşturmayı ve daha derine örgütlenmeyi de hedeflerinde tutacaktır.
6. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi her alanın kendi özgün koşulları doğrultusunda şekillendireceği ama kesin olarak temsil iddiasını bir somut varlığa dayandırdığı yerel dinamiklere yaslanarak büyümesini sürdürecektir. Bunu ortaya bir irade koyarak, tüm olanakları değerlendirerek ve emek vererek gerçekleştirmek zorundayız.
Adım adım ama her adımda somut gerçekliğe dayanarak büyüteceğiz meclisimizi. Bileceğiz ki Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin her bir üyesi temsil ettiği yerellikte bir toplumsal varlığı ifade ediyor. Örgütleniyor, mücadele ediyor, hesap soruyor, öncülük ediyor…
Bunun için adımlarımızı hızlandırarak, heyecan ve kararlılıkla:
Yıl boyunca yeni Temsilcilikler!
KARAR 2:
Emperyalizme ve Yeni-Osmanlıcılığa karşı mücadeleyi yükselteceğiz!
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, Türkiye’nin, ABD merkezli ittifak sisteminin parçası olmaya devam etmesini, ülkemizin emperyalizme bağımlılığının yarattığı maliyetler, ulusal onurun zedelenmesi ve güncel savaş tehlikesini arttırması nedenleriyle kabul edilemez bulmaktadır. Bağımsızlık ve barışçılık evrensel erdemler olmanın yanı sıra Türkiye’nin Cumhuriyet Devrimiyle birlikte siyasal ilke olarak benimsediği tercihlerdir. Bağımsızlık ve barışçılık, yeniden inşa edilmesini ve ayağa kaldırılmasını temel hedef olarak benimsediğimiz Cumhuriyet’in zorunlu unsurlarıdır.
Bu yaklaşımdan hareketle THTM daha önce de ilan ettiği ve eylemleriyle kamuoyuna yansıttığı gibi, Avrupa Birliği’ne katılım süreciyle ilgili düzenlemeler dahil olmak üzere tüm emperyalist bağımlılık anlaşmalarının feshedilmesini, en başta da Türkiye’nin NATO üyeliğinden ayrılmasını savunmaktadır. 2025 yılında da bu mücadeleyi kararlılıkla yükselteceğiz, kitlelere ulaştıracağız.
AKP yönetiminde ülkemiz Batı emperyalizmi ile bunun Rusya merkezli alternatifi arasında denge politikası yürütmüş, gelgitler yaşamıştır. Türkiye’nin başlı başına bir güç odağı haline geldiğinin kanıtı olarak savunulan bu “Yeni-Osmanlıcılık”, ülkemizi daha az bağımlı kılmamış, daha güvenli hale getirmemiştir. NATO’nun silahlanma standartları bağımsızlığa izin vermemekte, Soğuk Savaş döneminden beri ülkemizde yabancı üsler ve Ankara’nın denetimi dışında, nükleer dâhil, bombalar bulunmaktadır. AKP’nin denge politikası ilkesiz, pazarlıkçı ve çıkarcı bir salınıma neden olarak tüm halkımız için onur kırıcı olduğu gibi, defalarca ülkemizi savaşın eşiğine taşımıştır. Oysa Türkiye, kendi güvenliğini birinci sıraya yazmalı, başta Boğazlar rejimi ve ulusal sınırlarımızı belirleyen müktesebat olmak üzere, varoluşsal kazanımlarını bile “kumar masasına” sürebileceği izlenimini ortadan kaldırmalıdır.
AKP döneminde Türkiye’nin dışarıdaki askeri varlığı yaygınlaşmış ve çoğalmıştır. Türkiye Balkanlarda, bir dizi Afrika ülkesinde ve başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da asker bulundurmaktadır. Büyük devlet olmanın gereği olarak savunulan bu “Yeni-Osmanlıcılık” ülke güvenliğini tahkim etmemiş, tersine güvenlik risklerini arttırmıştır. Mehmetçikleri başka ülkelerin topraklarında yitirmemizin “ulusal davayla”, kolektif çıkarlarımızla bağını kurmak olanaksızdır. Bu duruma “terörle mücadele” başlığı da dâhildir; siyasi iktidar pratikte neyin terör olduğu konusundaki tutumunu defalarca değiştirmiştir ve halen değiştirmektedir. Ortadoğu’da karanlık bir atağa kalkan, Filistin halkına yönelik soykırıma ek olarak devlet sınırlarını pervasızca ihlal eden İsrail’e ve siyonizme karşı mücadele Türkiye’de günceldir. Ülkemizin İsrail’le benzer düzlemde bir kimlik edinmesi olasılığı halkımız için de bir tehlikedir. AKP’nin yayılmacı dış politikasının içeri bakan yüzünde de mezhepçilik bulunmaktadır. Bu gerilimlerin şiddetlenmesine mutlaka engel olunmalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırlarımızın ötesindeki varlığının artış eğilimi göstermesinin temel nedeni büyük sermayenin dış pazarlara açılma ihtiyacıdır. Suriye’deki gelişmelerin Türk inşaat tekelleri tarafından heyecanla izlendiğinin defalarca açıklanması, bu gelişmenin son somut örneğidir. Kapitalizm, gelişmesinin belli bir evresinden itibaren ulusal pazar ve kaynaklarla yetinmez. Askeri güç sermayenin güvenliğini sağlamak için kullanılır. Militarist yayılmacılığın ve çağdaş emperyalizmin ekonomik ve sınıfsal kaynakları vardır. Yeni-Osmanlıcılık da büyük sermayeye, tekellere hizmet etmektedir.
Türkiye’nin sermaye birikimi bu noktaya gelmiştir. Tekelci sermayenin çıkarlarının bekçisi ve öncüsü olmaya yeminli AKP iktidarı, bu uğurda gençlerimizin yaşamını, ülkenin ekonomik kaynaklarını, hatta topraklarımızın bütünlüğünü riske etmekten çekinmemektedir. Üstelik bu yayılmacı politikanın ideolojik içeriği açıkça, ırkçı-şoven milliyetçilikle süslenen bir İslamcı cihatçılıkla doldurulmaktadır. Son olarak ülkemiz, komşu Suriye’de şeriatçı bir karşıdevrimin gerçekleşmesinde kritik bir gerici rol üstlenmiştir. Başka rejimlerin yargılanması ve değiştirilmesi, o ülke halklarının sorunudur.
Türkiye adına komşu halkların sömürülmesini, başkalarının içişlerine müdahale edilmesini, paralı asker beslenmesini, savaş kışkırtıcılığı yapılmasını ve şeriatçılık ihraç edilmesini reddediyoruz.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi emperyalizme karşı mücadeleyi bu bütünlük içinde kavramaktadır. Biz sadece kendimiz için değil bütün ülkeler için bağımsızlık, bütün insanlık için barış istiyoruz. THTM bu yaklaşımın güç kazanması, kitlelere ulaşması için kendisini görevli saymaktadır.
KARAR 3
Cumhuriyetçilerin birliği için harekete geçiyoruz!
AKP iktidarında geçen çeyrek yüzyılda, emperyalizmin desteğiyle ve sermaye düzeni adına, laik Cumhuriyeti kâğıt üstünde bırakan gerici bir eylem başarıya ulaşmış bulunuyor. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi halkımızın çoğunluğunun onaylamadığı bu karşıdevrimci hamleyi geri püskürtmek için Cumhuriyetçilerin omuz omuza vermesinin mutlak bir gereklilik olduğu görüşündedir.
İkinci yılımıza girdiğimiz günlerde toplanan 4. Genel Kurulumuz, bu yan yana geliş için harekete geçmenin yaşamsal bir görev olduğunu saptamaktadır.
Asla toplumda bir azınlık oluşturmayan, tersine emekçi halkın mutlak çoğunluğunun yararını gözeten ve özlemlerini sahiplenen Cumhuriyetçiler, değişik dünya görüşlerinden hareket ediyor olabilirler. Siyasal programları ve gelenekleri ayrışabilir. Bunlara bağlı olarak öncelikler de bugüne kadar farklı şekillenmiş olabilir. Cumhuriyetçilerin yaklaşım, yöntem ve pozisyonları arasında çelişkiler de bulunabilir… Bu gerçeklik, sözünü ettiğimiz görevi ne olanaksız hale getirmekte, ne önemsizleştirmekte, ne de ertelemeye mazeret oluşturmaktadır.
Ülkemizin, öncekinden daha güçlü temellerde yeniden bir Cumhuriyet atılımına ihtiyaç duyduğunda ortaklaşan tüm kurum, çevre ve kişiler olarak, farklılıklarımızı görmezden gelmeksizin bir birlikteliği inşa etmekle yükümlüyüz. Laiklerin, yurtseverlerin, emekçilerin, cumhuriyetçilerin ilkeli birlikteliğinin, halkımızın kurucu bir enerjiyi ortaya çıkarması doğrultusunda yolu açacağına inanıyoruz.
4. Genel Kurul, THTM Yürütme Kurulu’nu Cumhuriyetçiler Kurultayı için hazırlıklara başlamakla görevlendirir.
Kahrolsun gericilik, kahrolsun sömürü düzeni!
Yaşasın emekçi halkımızın cumhuriyeti!
Yaşasın cumhuriyetçilerin birliği!
KARAR 4
Eğitimde gericiliğe karşı mücadeleyi yükselteceğiz
Yağma ve sömürü düzenine eşlik eden eğitimde gericilik hız kesmeden geçen yıl boyunca sürdü. ÇEDES Projesinin tüm Türkiye’de uygulanmasıyla eğitim çok daha fazla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vesayeti altına girdi. Öğretmenler “dini eğitimi engelleme” suçlamasıyla soruşturuldu. Tarikatların eğitime müdahalesi bütün boyutları ile kendini gösterdi. Okul öncesi çocuklar da dini eğitimin konusu haline geldiler.
Ancak geçen sene THTM genel kurullarında gericilerin bu hamlelerini seyretmeyeceğimizi aksine mücadele ederek onları gerileteceğimizi karar altına almıştık.2024’te çok sayıda uzmanın görüşüne dayanarak erken yaşta dini eğitimin çocuk zihinsel gelişimine zarar verdiğini, vicdan gelişimini engellediğini, sorgulayıcı düşünmeyi bozduğunu ve akıl sağlığı sorunlarına yol açabildiğini gösterdik. Bu yaygın çocuk suiistimalini önlemek için başlattığımız imza çalışmasına binlerce yurttaş destek verdi.
Aydınlanma Seferberliği içinde düzenlendiğimiz aydınlanma atölyeleri ve seminerleri yurdun dört bir yanında izlendi ve aydınlanma mücadelesine önemli bir katkı oldu. Ankara ve İstanbul’da öğretmelere dönük atölyeler, Ankara’da Mamak’lı çocuklara dönük deneylere ve müze gezilerine dayanan atölye, Ankara’da beş ay boyunca devam etmekte olan aydınlanma atölyesi bunların başlıcalarıydı.2025’te THTM aydınlanma mücadelesini kararlılıkla yükseltecek.
Kentlerde lise öğrencilerine dönük evrim sempozyumları yapacağız. Daha çok çocuğa yerel meclis ve temsilciliklerimiz aracılığıyla ulaşacağız ve bilimi sevdireceğiz. Aydınlanma atölyelerini ilerici kurumlarla birlikte tüm Türkiye’de yaygınlaştıracağız. Geçen yıl çok sayıda Cumhuriyetçi, ilerici kurumu ziyaret ettik. Bu ilişkiyi geliştirmek üzere Köy Enstitüleri Sempozyumunu birlikte düzenlemek üzere harekete geçeceğiz.
3 Mart 2025 Cumhuriyet’in kuruluşundaki önemli devrimci yasalardan Eğitimin Birliği Yasası’nın 101. yılı ve bugün biriktirebildiğimiz güçle eylemler yapacağız. Milli Eğitim Bakanlığı İl Müdürlüklerinin önünde basın açıklamaları gerçekleştireceğiz. Gericiliğin aldığı boyutun hak ettiği eğitim boykotunu diğer kurumlarla görüşeceğiz.
THTM’nin yaygınlaşan temsilcilik ve yerel meclisleri bu eylemin gerçekleştirilmesi büyük bir avantaj oluşturuyor. Ancak bununla yetinmeyeceğiz. Temsilcilik ve Yerel meclislerimiz bulunduğu yerlerde ilerici ve yurtsever öğretmeleri eğitimde gericiliğe karşı bir araya getireceğiz.
THTM’li öğretmenler yapacakları toplantılarda:
Aydınlanma seferberliği ve aydınlanma atölyelerinin nerede ve nasıl düzenleneceğine karar verecekler,
Eğitim sendikaları ile birlikte mücadele etmek için görüşmeler yapacaklar,
Eğitimde gericiliğe karşı olduğu için soruşturmaya uğrayan öğretmenleri yalnız bırakmayacaklar,
Mahallelerde velilerin katıldığı toplantılar düzenleyecekler,
ÇEDES karşıtı imza çalışmaları yapacaklar,
Temsilcilik ve yerel meclislerin tarikat faaliyetlerine karşı yürüttükleri mücadelelere destek verecekler, ve THTM’nin özellikle emekçilerin çocuk ve gençlerini hedefleyen uyuşturucu karşıtı mücadelesine katkı yapacaklar.
Bu ülkeyi içine düştüğü karanlıktan kurtarmak için bütün gücümüzle çalışacağız.
Yaşasın aydınlanma ve laiklik
KARAR 5
Emek mücadelelerinde bütünlüklü, zenginleşmiş ve derinleşmiş bir hat oluşturmak için…
Ülkemizde ağırlaşan yaşam koşullarına düşük asgari ücret zammı eklenmiş ve kötüleşen çalışma koşulları emekçiler için bir varoluş savaşı haline gelmiştir. Mehmet Şimşek liderliğinde süren kemer sıkma politikalarının gölgesi, hemen hemen her iş koluna ve işyerine düşmektedir. Türkiye İşçi sınıfı için açlık sınırında bir yaşam ve asgari ücret sınırında bir ortalama ücret norm haline gelmiştir. Ancak saldırı bu anlamıyla ekonomik alandan ibaret, tek boyutlu değildir. İşçi sınıfı kimliğinin kapitalizm tarafından siyasal, ideolojik ve kültürel olarak parçalanması çok boyutlu bir saldırıyı ifade etmektedir.
Dolayısıyla yürütülecek emekçi mücadelesi de ekonomik talepler çerçevesinde tutulmamalı, bütünlüklü bir içeriğe sahip olmalıdır. “İşçi olmanın onurunun” hatırlatıldığı, kısa yoldan para kazanma hevesleriyle çıkış aramanın gerçek olmadığının, dinci gericiliğin sermayenin ideolojik maşasından ibaret olduğunun gösterildiği bir bütünlük tanımlanmalıdır. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde oluşturduğu/oluşturacağı temsilcilikler ve yerel halk temsilcileri meclisleri aracılığıyla böylesi bir mücadele hattını kurmayı, gündemlerini çeşitlendirmeyi, örgütlenmesini yaygınlaştırmayı önüne koymaktadır.
Buna göre:
● Yerel yönetimler, Türkiye kapitalizmi açısından, hem iktidar ve muhalefetteki siyasi özneler hem de sermaye sınıfı açısından önemini korumaktadır. Bugün tüm il ve ilçe belediyelerinde hem siyasal hem de finansal açıdan rant elde etme hevesi, kavga konusu olmayı sürdürmektedir. İstisnasız tüm belediyelerde, serbest piyasa mantığı hüküm sürmekte, şirketleşme derinleşmektedir. Belediye hizmetlerinin piyasaya teslimine paralel olarak yerel yönetimler de şirketleşmektedir. Belediye emekçilerine dönük sosyal hakların belirlenmesi ya da toplu iş sözleşmelerinde “sermaye sınıfı güdüsü” öne çıkmaktadır. 2024 yılındaki TİS süreçlerine, belediye yönetimlerini temsil eden “patron sendikaları” ile tüm örgütlülüğüne rağmen güçsüz kılınan işçi sendikalarının pazarlıkları damga vurmuş, çoğu örnekte sonuçlar belediye emekçilerinin aleyhinde gerçekleşmiştir. THTM’nin görevi, başta Yerel Meclislerinin, il/ilçe temsilciliklerinin mücadele başlıklarına belediye emekçilerini eklemektir. Belediyelerde yaşanan emek sömürüsünü ifşa etmek, uzlaşmacı sendikacılığa rağmen belediye emekçileri ile birlikte mücadele etmek hedefimiz olacaktır.
● THTM, sermaye sınıfının bütünlüklü saldırısının parçaları olan, işçi olmayı itibarsızlaştırma, emeği değersizleştirme, bilim ve aydınlanma karşıtlığı gibi başlıklara dönük de mücadele yürütme kararlılığındadır. Farklı sektörlerde ve farklı işçi profillerine yönelen aydınlanma seminerleri, kültür, sanat ve spor etkinlikleri tüm yerel meclislerimizin, temsilciliklerimizin ve inisiyatiflerimizin mücadele planlarında yerini alacaktır.
● Son yıllarda emekliler aleyhinde yapılan pek çok düzenleme yoksullaşmanın boyutlarını arttırmıştır. Emeklilerin ağır yoksulluk koşullarına mahkûm edildiği, temel sosyal haklardan faydalanmalarının neredeyse imkânsız olduğu ortadadır. THTM emeklilere dönük dayanışma, örgütlenme ve mücadele pratiklerini geliştirmek görevini önüne koyar.
● THTM, doğru ve gerçek haber alma, ifade özgürlüğü, iletişim hakkı gibi alanlarda büyük darbeler almış, tekelleşmiş basın-yayın ve iletişim sektöründe de emek mücadeleleri açısından kendisine görev tanımlamaktadır. Bu sektörde yozlaşma, gericileşme ve sansür, emek sömürüsünün derinleşmesine eşlik etmektedir. Esnek çalışma saatlerinden, düşük ücretlere ve işsizlik tehdidine kadar çok sayıda başlık, basın emekçileri üzerinde bir baskı unsuru olarak durmaktadır. THTM hem kendi bünyesindeki iletişim emekçileri hem de dayanışma içerisinde olduğu örgütlenmelerle basın yayın iletişim sektöründe emek mücadeleleri hattı oluşturmayı ve eylemlilikler tanımlamayı hedefler.
KARAR 6: Yerel Yönetimlerde ranta ve talana karşı mücadelede hattının derinleştirilmesi
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi 2024 yılında Nisan ve Ekim aylarında gerçekleştirdiği Genel Kurullarda Yerel Yönetimlerde ranta ve talana karşı, kamuculuk ve halk denetiminden güç alan bir mücadele hattı kurulması hakkında karar önergelerini görüşüp karara bağlamıştı.
Diğer tüm mücadele hatlarında olduğu gibi 2025 yılı için Yerel Yönetimler başlığında da karşımızdaki tablonun değişmediğini; sermaye ve tarikat destekli rant ve talan sisteminde derinleşme yaşandığını görmekteyiz. Buna dayanarak önümüzdeki aylarda THTM bileşenlerinin mücadele hattının da daha da derinleşerek sürdürülmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
THTM, Yerel Yönetimlerde ranta ve talana karşı yürüttüğü mücadelede hem Yerel Meclis ve Temsilcilikleri aracılığıyla, hem de tüm diğer temsilcileri ve bileşenleriyle bütünlüklü bir mücadele hattı kurmayı hedeflemektedir.
Öncelikle, Yerel Yönetimler başlığının sadece tekil anlamda belediyelerin yolsuzluklarının ve sermaye yanlısı tercihlerinin somut vakalar olarak izlenmesinin ötesinde bir toplumsal mücadele hattı tanımlanmalıdır. Bu hat biri genel ikincisi somut, iki açıdan ele alınabilir:
- Genel açıdan, belediye örgütlenmesinin kamu yararına bir halk örgütlenmesi olarak tanımlamasını yapmak gerekir:
- Yerel yönetimler ve bağlı kuruluşlar kâr amacı gütmez, piyasa ilişkilerine girmek zorunda kaldığında toplumsal çıkarı birinci plana koyar;
- Halkın kaynaklarının şirketlerin zenginleşmesi için kullanılmasını engellemek için mücadele eder;
- Belediyelerin gereksinimlerinin kâr amaçlı olmayan kuruluşlarla işbirliği içinde karşılanması hedeflenir;
- Kredi mekanizmalarıyla uluslararası bağımlılık ilişkilerine girilmez;
- Belediye merkezli halk örgütlenmesinde afet ve acil durumlara hazırlık, müdahale ve iyileştirme başlıklarında öncelikli örgütlenme ve görevlendirme yapılması sağlanır.
- Doğal ya da kültürel zenginlik kapsamındaki kamu kaynaklarının kâr ve rant amaçlı olarak değerlendirmesinin önüne geçilmeli, bu tür tasarruflar “Kent Suçu” olarak tanımlanmalı ve mücadele edilmelidir.
- Belediyelerin işleyiş ve örgütlenme yapılarına dönük somut uygulama başlıklarında ise,THTM bileşenlerinin mücadele hattı halk örgütlenmesi ve kamu yararına aykırı her tür uygulama ya da tasarrufa karşı konumlandırılmalıdır:
- Seçilmiş başkan ve meclislerin merkezi iktidar tarafından görevden alınmasına cevaz veren yasal düzenlemeler iptal edilmelidir. Seçilmişler işledikleri suç nedeniyle birey olarak mahkûm olduklarında görevleri düşmeli, görevleri haklarındaki kovuşturmayı etkileyecek nitelikteyse yargılama sonuçlanana kadar görevleri askıya alınmalıdır. Bu durumda başkan belediye meclisinin içinden seçilmeli, boşalan meclis üyelikleri için yedek üye göreve çağrılmalıdır.
- Yerel yönetimlerin bir başkanlık sistemi olarak kurgulanmış olması reddedilmeli, başkanlık yetkileri belediye meclislerine kaydırılmalıdır. Başkanlık seçimi kaldırılmalı, belediye başkanı belediye meclisi tarafından seçilmelidir. Belediye meclislerinin yetkilerinin atanmış profesyonellere, başkan yardımcılarına, encümen üyelerine, başkan danışmanlarına devredilmesine son verilmeli, belediye sadece seçilmişler tarafından yönetilmelidir.
- Belediye meclis toplantılarının gündeminin komisyonlarda veya parti grup toplantılarında ele alınıp, meclisin onay mekanizmasına dönüştürülmesine, halktan bilgi kaçırma üzerine bir sistem olarak kurgulanmasına son verilmelidir. Meclis gündeminin halk tarafından izlenmesini olanaksızlaştıran teknik dili değiştirilmelidir. Meclis gündemi yaygın bilgilendirme araçlarıyla halka sunulmalı, halk tarafından izlenmesi teşvik edilmeli, kolaylaştırılmalıdır. Belediye çalışma grupları, izleyici niteliği ile bile kalsa, halkın katılımına açılmalıdır.
- Belediyelerde yaşanan kamu kaynaklarının talan ve yağmalanmasının önüne geçecek biçimde: yatırım, hizmet, altyapı giderlerinin yanısıra borç ödeme, gelir elde etme gibi gerekçelerle yaptıkları her türlü harcama için bir izleme, denetim ve mücadele hattı kurulmalı; bu talana olanak sağlayan satış ve özelleştimelerin iptali talep edilmelidir.
THTM 4. Genel Kurulu, yukarıda tanımlanan mücadele hattını örgütlemek ve bu yönde Yerel Temsilcilikler,Halk Temsilcileri Meclisleri, Gençlik inisiyatifleri ve THTM Yerel Yönetimleri İzleme Komisyonu etkinliklerini koordine etmek konusunda Yürütme Kurulunu görevlendirir.
KARAR 7:
THTM toplumsal çürümenin bir parçası olan uyuşturucu kullanımına karşı mücadele edecek
Uyuşturucu madde kullanımı günlük yaşantıda, mahallelerde, okullarda ve kampüslerde gün geçtikçe etkisini arttırmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanında artan uyuşturucu kullanım miktarı, yalnızca toplumun gençlerini değil, her kesimini tehdit etmektedir. İlkokulların önünde dâhi satış yapılabilmesi, 12 yaşının altına düşen uyuşturucu kullanımı, her gün yeniden “kırılan” uyuşturucu yakalanma rekorları bu sorunun önemini gözler önüne sermektedir.
Uyuşturucu ticareti, elde ettiği büyük kârlar nedeniyle sadece bir sermaye biriktirme aracı olmamakta, aynı zamanda sağlamış olduğu ekonomik güç nedeniyle düzenin diğer iş kollarında, farklı yaşam alanlarında, farklı sosyallikler içerisinde var olan boşluklarda da kendisine yer bulabilmektedir. Ülkemizde artan geçim sıkıntısı, ekonomik kriz, insanların kendi geleceklerine dair güvencesizlikleri ve her gün daha da zorlaşan yaşam koşulları gibi başlıklar, düzenin getirdiği sorunlarla yalnız, tek başına karşılaşan insanların düzenden kaçış arayışlarında çözümü uyuşturucuda görmelerine neden olmaktadır.
Uyuşturucu ile mücadele, tam da bu nedenle yalnızca “bir bireysel özgürlük kavramı” altında değerlendirilemeyecek veya sadece kullanan kişiye verdiği fiziksel ve zihinsel zarar boyutu ile ölçülemeyecek olan, onun ötesine taşan politik bir nedene ve bizler için kesinlikle müdahale edilmesi gereken bir mücadele başlığı anlamına gelmektedir. Ekonomik boyutunun yanısıra sahip olduğu, bu karanlık düzen için “pasifleştirici” siyasal ve ideolojik etkisi ise yine aynı şekilde gerçekleştirilecek belirli bir program, belirli bir hat olmaksızın çözülemez bir konuma sahiptir.
Bu nedenlerle, THTM Genel Kurulu uyuşturucuya karşı mücadeleyi yükseltmek için şu kararları alır:
- Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, emekçilerin, gençlerin ve toplumun diğer bütün kesimlerinin bu düzenden rahatsızlıklarını ortaklaşabilecekleri bir merkez rolüne sahip olmalıdır. Bu nedenle THTM uyuşturucunun etkilerinin, kullanımının arkasında yatan nedenlerin anlaşılabilmesi için siyasi mücadeleyi yükseltecektir.
- Bu bağlamda THTM Yürütme Kurulu, yerel meclis ve yerel temsilcilikleri aracılığıyla ülke genelinde ve mahalleler ölçeğinde bu konuda duyarlılığa sahip kurumlarla iş birliği içinde uyuşturucunun etkilerinin anlatılacağı seminerler düzenleyecek, akademi ve toplumsal zeminde konunun gündeme taşınabilmesi adına kaynaklarını kullanacaktır.
- Üniversitelerde ve mahallelerde gençlerin içine düştüğü değersizleşme, geleceksizlik ve umutsuzluğa karşı THTM temsilcilikleri, yerel meclisleri öğrenci inisiyatiflerimizin desteği ile spor, edebiyat, sanat ve bilim etkinlikleri düzenleyecektir.