Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin geçen gün Batman’da kabul edilmesi imkansız olan bir konuşma yaptı.
İlk önce Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla ilgili çarpıtmalara yer verdikten sonra Türkiye’deki laiklik
kavramının evrensel olmadığını söyleyen Tekin “Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine
inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum”
dedi.
Bu ifadenin bilinçli bir çarpıtma olduğunu düşünüyoruz, yok öyle değilse cehaletten başka bir şey
kalmıyor geriye.
Laiklik kavramı evrenseldir. Bütün feodal, aristokratik düzenlere karşı gerçekleşen burjuva devrimleri
laikliği esas olarak almıştır. Fransız Devrimi’nden 1923 Türkiye Cumhuriyet Devrimi’ne kadar bir
toplumsal kural olarak laiklik insanlığın ileriye gidişinde çok temel bir sıçrama olmuştur. Çünkü
feodalizm toplumsal eşitsizliği ve feodal sömürüyü meşrulaştırmak için dinlerden yararlanmıştır. Bu
nedenle laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve halkın dini inançlarının siyasi olarak
suistimal edilmemesi demektir. Laiklik aynı zamanda devletin toplumda baskın olan inanç ya da
mezhebin olası baskısına karşı diğer inançlara sahip olanları ve inanmayanları koruyacak önlemler
almasıdır.
Türkiye’de kurulan yağma ve sömürü düzenine ve toplumsal eşitsizliklere bir kılıf gerekliydi, bu
nedenle halkın dini duygularının suistimali güncel siyasetin baş tacı haline gelmiştir.
Okullar ve müfredat ise bilimsel yöntem ve bilgiden yoksun bırakılarak dini içerikle doldurulmuştur.
Daha önce Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin (THTM) saptadığı gibi Türkiye’de çocukların zihinsel
gelişimine zarar veren yaygın bir çocuk suistimali Milli Eğitim Bakanlığı tarafından örgütlenmektedir.
Yusuf Tekin derhal istifa etmelidir.
Halkımızı eğitimde gericiliğe karşı THTM etrafında örgütlenmeye çağırıyoruz.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi
Eğitimde Gericilikle Mücadele Komitesi