Türkiye’nin içine sürüklendiği emek karşıtı rejim ulusal egemenlikle birlikte çocuk haklarını da onulmaz şekilde ihlal ediyor. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi bu koşullarda aşağıda belirtilen çocuk haklarını ileri sürüyor ve bu hakların takipçisi olacağını ilan ediyor.
1-Çocuk haklarının bu kadar aşınmış olmasının kökeninde toplumsal eşitsizlikler bulunmaktadır. Farklı toplumsal sınıf ve tabakalar arasında büyük bir gelir dağılımı uçurumu oluşmuştur. Mülkiyet ve sömürü ilişkilerinin yarattığı bu eşitsizlik giderilmeden çocuk haklarının geliştirilmesi ve korunmasından bahsedilemez.
2-Tüm çocuklar devletin finanse ettiği ve örgütlediği kamusal eğitimden yararlanmalıdır. Oysa bugün eğitimde piyasalaşma toplumsal eşitsizlikleri artıran bir mekanizmaya dönüşmüştür. Zorunlu, eşit ve parasız eğitim her çocuğun hakkıdır.
3-Eğitimin laik niteliğinin ortadan kalkmış olması çocuk hakları açısından trajik bir hak kaybı olarak görülmelidir. Uzmanlar çocukluk çağında okullarda dini eğitim verilmesinin vicdani gelişimi engellediğini, düşünme ve sorgulama yeteneklerini körelttiğini hatta akıl hastalıklarına yol açabileceğini belirtmektedirler. Çocuklar özgürce düşünebilmeli ve bilimsel bilgilerle donanmalıdırlar. Lise mezunu olan bir genç öğrenimi boyunca tüm bilimsel teorileri sentezleyerek oluşturduğu ve davranışlarına rehberlik eden bilimsel dünya görüşüne sahip olmayı hak etmektedir.
4-Bugün Türkiye’de milyonlarca çocuk işçi ağır bir sömürü altında çalışıyor, bir kısmı erken yaşlarda meslek hastalıklarına maruz kalırken bir kısmı iş kazalarında uzuvlarını hatta yaşamlarını kaybediyor. Okullarda ise mesleki ve teknik eğitim adı altında çocuklar fabrikalara ve işyerlerine sürülüyor. Ailelerin yoksulluğa itilmesi de çocuk işçiliğini teşvik ediyor. Hiçbir çocuğun anne veya babası işsiz kalmamalı, yoksullukla yaşamları törpülenmemelidir. Çocukların en temel hakkı sömürülmemektir.
5-Mesleki ve teknik eğitim aldığı iddia edilen ve işçiliğe itilen çocukların yanı sıra çocukların bugün önemli bir kısmı akademik eğitim alır ve sınav maratonlarına sürüklenirken gündelik olarak kullandıkları cihazların bile nasıl çalıştığının bilgisinden yoksun olarak yetişiyor. Her çocuk çok yönlü gelişmeyi hak etmektedir. Teknik ve akademik bilgiler bütünleştirilirken müzik, sanat, edebiyat ve spor alanlarında gelişme her çocuğun hakkıdır.
6-Kız ve erkek çocuklar her zaman öğrenme kolektiflerinin eşit üyeleri olarak gelişmeli ve cinsiyet ayrımcılığına uğramamalıdır. Bütün çocuklar etnik, dini veya mezhepsel ayrıma uğramama hakkına sahiptir.
7-Her çocuk sağlıklı olmayı ve sağlığının korunmasını hak eder. Hiçbir çocuk okulunda ve mahallesinde sağlık örgütü açısından kayıp olmamalıdır, sağlıklı gelişimini bütün yönleriyle takip eden bir sağlık ekibinin sorumluluk alanında bulunmalıdır. Çocuklar kirli havadan, gürültüden, gıdalara karışmış toksin ve kimyasallardan korunmalıdır.
8-Çocuklar ister aile içinde ister okulda onları sarmalayan sevgi ve sorumlulukla büyümelidirler. Oysa bugün toplumsal şiddetin ve çocuk suistimalinin her türlüsü çok yaygındır. Şiddetsiz ve suistimalsiz bir ortamda büyümek her çocuğun hakkıdır.
9-Çocuklar çok yönlü gelişimleri esnasında yaşamın her yönüne bağlanmayı ve zevk almayı hak ederler. Oysa her çeşit bağımlılık çok yaygınlaşmış ve çocukların yaşamla kurdukları bağı zayıflatmıştır. Madde kullanım yaşı çocukluk dönemine inerken dijital bağımlılıklar teknoloji tekellerinin bilinçli olarak körüklediği bir bağımlılığı yayıyor. Çocuklar gıda tekellerinin, uyuşturucu mafyalarının ve dijital şirketlerin esiri olmayı asla hak etmezler.
10-Bugün çocukların önemli bir kısmı çalışma zorunluluğu, sınav stresi ve yoksulluklar nedeniyle gündelik yaşamlarında zorlanırlarken çoğu kez gelişimlerinin parçası olan tatil hakkından yoksun kalıyorlar. Bütün çocuklar her yıl devlet güvencesinde orman veya deniz kıyısında tatil yapma hakkına sahip olmalıdır. Ayrıca ülkeler arasındaki kültür değişim programları dahilinde yurt dışı gezilere katılma hakkına da sahiptirler.
1923 Devrimiyle kurulan Cumhuriyet ulusal egemenliği bayrağına yazarken kendiliğinden kabul edilen toplumsal sınıf ve tabakalar arasında bir sözleşmeye dayanıyordu. Oysa yıllar geçtikçe egemenliğin ulusa değil sermaye sınıfına ait olduğu acı bir gerçek olarak yüzümüze vuruldu. Bugün ise adeta bir sermaye diktatörlüğü rejiminde yaşıyoruz.
Bu ülke ancak bir emekçi cumhuriyeti olduğunda toplumsal eşitsizlikler giderilebilecek, çocuklar hak ettikleri yaşam koşullarına kavuşacaklardır.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi 23 Nisan’da çocuklarımıza umut dolu bir gelecek için mücadele sözü vermektedir.
THTM Eğitimde Gericilikle Mücadele Komitesi
THTM Madde Bağımlılığı ile Mücadele Komisyonu
THTM Yürütme Kurulu