Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi

DAHA KAÇ ÇOCUĞUN ÖLMESİ GEREKİYOR?

17 yaşındaki Mehmet Dallı, stajyer olarak çalıştığı firmada, metal çatı malzemesinin kurulumu sırasında düşerek ağır yaralanmış; 15 gün süren yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetmiştir.

Hayatının başında bir çocuk daha yok olup gitti. Mehmet Dallı, yüksek risk oluşturan inşaat alanında çatı montajında görevlendirilebilecek bir işçi değil, bir çocuktu. Böylesi bir işte çalışmaya ne yaşı uygundu ne eğitimi yeterliydi. Denetimsiz işyerleri ve amacından uzak staj uygulamaları, çocukların ağır işlere sürülmesine, eğitimden koparılmasına, haklarından ve hayatlarından olmalarına yol açmaktadır. 

Siyasi iktidarın ve sermayenin ortaklaştığı bu düzen, aileleri yoksullaştırma ve çocukları sermayeye ucuz işgücü yapma politikasıdır. Bu ülkenin fabrikaları, atölyeleri, inşaatları Mehmet gibi yoksullaştırılmış ailelerin çocukları ile dönüyor. Eğitim hakkı elinden alınmış, emeği ucuzlatılmış çocuklarla dönüyor.  Onlar öldüğünde dosyalar kapanıyor, adalet susuyor. Çünkü bu sistem yalnızca sömürmüyor, aynı zamanda susturuyor.

Çocuk işçi ölümleri artarken, şirketler ve devlet yetkilileri sessiz kalmayı tercih ediyor. Tam tersine çocuk ve gençlerin daha çok iş gücüne katılmasını öneren basın açıklamaları yapıp, esnek eğitim modeli tasarladıklarını ve bunu Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaşacaklarını söylüyorlar.

Çok yakın zamanda ‘Gençlerimiz iş gücüne daha erken katılmalı’ diyen patronların, bu patronların taleplerini değerlendirdiklerini söyleyen Milli Eğitim Bakanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu sistemdeki payı büyüktür. Ne yazık ki siyasi iktidar, çocuk işçiliğinin önüne geçilmesi amacıyla hiçbir denetleme, izleme ve çalışma yapmadığı gibi, tam tersine sermayenin ucuz işgücü, sömürülebilir emek ihtiyacını karşılama konusunda çalışmalar yürütmektedir.

İş kazaları, bazılarının dediği gibi fıtrat değildir. Göz göre göre gelen bir cinayettir.  Denetimsizlik politikasının, ihmaller zincirinin, sermayeye teslim olmanın sonucudur. Çocukların staj yaptıkları iş yerinde, denetim olarak sadece usta öğreticilik belgesine sahip olan birisinin var olması yeterli oluyor.  Bu belge hangi iş güvenliğini, ne kadar karşılayabiliyor? Bu çocuklar, denetimsiz atölyelerde, işyerlerinde, patronların, ustaların insafına terk ediliyor derken bunu kastediyoruz. İş güvenliği tedbirlerinden yoksun iş alanları, eğitim almamış çocuklara yüklenen sorumluluklar daha kaç çocuğu sakat bırakacak ya da hayatına mal olacak? Çocuk; ustasına ya da patronuna karşı gelemiyor, kendisine söylenen her işi yapmak zorunda bırakılıyor. Yetişkin muamelesi görüyor. Sonuç ise korkunç!

Bir hayat daha herkesin gözü önünde yok oldu. Birkaç gün sonra bu çocuk ölümü de unutulmamalıdır. İş yerinde kaybettiğimiz her çocuk, çocuk haklarına ihanettir ve suçtur. Devlet eliyle bu suçun işlenmesine son verilmeli, sorumlular hesap vermeli, en ağır ceza ile cezalandırılmalı, çocuk işçiliği tamamen yasaklanmalıdır. Çocuklar işte değil okulda, güvende ve hayatta kalmalılar. Nitelikli eğitim almalılar. Eğitim çocukların kendilerini yoksulluktan kurtarıp topluma tam anlamıyla katılabilmelerini sağlayan en güçlü araçlardan biridir ve bunu sağlamak devletin görevidir.

THTM Eğitimde Gericilikle Mücadele Komitesi