On günü aşkın süredir sınırlarımızın yanı başında devam eden sıcak savaş ABD tarafından İran’a karşı gerçekleştirilen saldırıyla yeni bir boyut kazanmıştır. İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı saldırı gibi ABD’nin bu eylemi de başta BM Şartı’nın 51. Maddesi olmak üzere her türlü uluslararası hukuk kuralına aykırıdır. Bugün (24 Haziran 2025) itibariyle gelinen noktada önce ABD Başkanı Trump’ın ateşkesin başladığı iddiası ve ardından İran devletinin açıklamaları ile sıcak çatışmaların en azından bir süre durduğunu söylemek mümkündür. Ancak bölgemizde savaş gerçeği ve tehdidi devam etmektedir.
İsrail ve ABD’nin İran’a karşı yürüttüğü savaşa dair gerekçeleri inandırıcılıktan uzaktır. Uluslararası teknik kuruluşlara ve ABD istihbarat raporlarına göre İran nükleer silah sahibi olmadığı gibi kısa vadede bu teknolojik eşiğe erişmesi de mümkün değildir.
Saldırının failleri İsrail ve ABD’nin yanı sıra emperyalist Avrupa ülkelerinin bir başka gerekçe olarak sunmaya çalıştıkları “İran’ın bölgede güvensizlik ve istikrarsız” yarattığı iddiası da aynı şekilde geçersizdir. Şu an bölgemizde istikrarsızlık ve güvensizlik yaratan ülkeler İsrail ve onun soykırımcı saldırganlığına koşulsuz destek ve olanak sağlayan ABD’dir. Ayrıca İsrail ve ABD saldırılarına Türkiye’dekiler de dahil bölgedeki NATO üsleri tarafından teknik ve askeri destek sağlandığı unutulmamalıdır.
İsrail bir yıl içinde, Yemen, Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin ve İran’a askeri saldırılar gerçekleştirmiş olup bunlardan üçünde askeri işgalini halen sürdürmektedir.
Emperyalizmin bölgeye tam anlamıyla hakim kılınması ve direnen devlet ve halkların ortadan kaldırılmaları hedefine yönelik bu saldırılar sadece bölge için değil bütün insanlık için bir tehdit oluşturmaktadır.
Emperyalizme ve planlarına direnerek kurulmuş olan Türkiye’nin bu tablo karşısında somut ve açık bir tepki vermesi gerekmektedir. ABD ve İsrail saldırganlığının durdurulması Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için hayati önem taşımaktadır. Savaşın sürmesi, yayılması Türkiye’yi bir çok bakımdan olumsuz etkileyecektir.
Emekçi halkımız AKP düzeninin sermayeden yana tercihleri sebebiyle ağır bir geçim zorluğu yaşamaktadır. Savaş, başta enerji maliyetlerindeki artış olmak üzere hayat pahalılığını dayanılması güç bir seviyeye çıkartacaktır. AKP düzeninin savaşın yaratacağı ilave maliyeti sermaye ve patronlara değil her zaman olduğu gibi yine halkımıza yansıtacağından kuşku duyulmamalıdır.
İran’a yönelik saldırının belirli bir eşiği geçmesi ve komşumuzda ağır bir kriz durumu yaşanması halinde Türkiye’ye yönelik kapsamlı bir göç dalgası yaşanacağı kesindir. Türkiye’nin AKP düzeni tarafından alabildiğine yıpratılmış idari yapısının bu yükü kaldırabilmesi mümkün görünmediği gibi, böylesi bir göçün toplumsal yapıda yaratacağı tahribatın etkileri de son derece ağır olacaktır.
Emperyalizmin İran’ı hedef alan saldırısı engellenmelidir. Savaş ateşinin Türkiye’yi sarması ancak halkın mücadelesi ile önlenebilecektir.
THTM İsrail ve ABD saldırganlığının durdurulmasının ve halkımızın emperyalizmin yapısal açgözlülüğünden daha fazla zarar görmemesinin sağlanması için üzerine düşeni yapmaya kararlıdır. THTM bu amaçla halkımızı emperyalizme ve savaşa karşı örgütlü mücadeleye çağırır.
THTM NATO- Türkiye İlişkilerini İzleme Komisyonu
THTM Yürütme Kurulu