12 Temmuz Cuma günü İzmir’de iki yurttaşımız, yağmurda sokakta yürürken elektrik akımına kapılıp can verdi. Elektrik Mühendisleri Odası olayın ardından araştırma ve gözlemlere dayanarak yaptığı açıklamada yaşananların izolasyon hatası olduğunu söylerken; bölgedeki dağıtım şirketi GDZ Elektrik ise sorumluluk kabul etmiyor, kendilerine herhangi bir şikâyetin gelmediğini, hatanın başkaları tarafından yapıldığını iddia ediyor.
GDZ Elektrik, Temmuz başında Mehmet Şimşek’in “rasyonel ekonomi politikaları” kapsamında büyük “kıyak” geçtiği dağıtım şirketlerinden biri. Bu büyük “kıyak“ kapsamında konutlarda elektriğe yapılan yüzde 38 zam ile dağıtım şirketlerinin kasasına girecek para yüzde 58,9 düzeyinde artırılmıştı. Son olayda bir kez daha gördük ki, elektrik şirketleri yurttaşların sadece paralarını değil, canlarını da alarak zenginleşiyor.
Enerjide özelleştirmenin aldığı canlar İzmir cinayeti ile sınırlı değil. Başka bir dağıtım şirketi kısa zaman önce, 20 Haziran 2024 tarihinde Diyarbakır ve Mardin’de 15 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği yangınların baş şüphelisi olmayı sürdürüyor.
2022 yılında üç gün karanlığa terk edilen Isparta’da, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde öncesi, sonrası veya afet anı dahil hiçbir noktada bir acil durum planı olmadığı için elektriksiz kalan yerleşimler de listede duruyor.
Aralık 2021’de Dicle Elektrik Dağıtım şirketi DEDAŞ’ın evlerine elektirk vermeyerek ölümlerine neden olduğu Silvan’da 2 yaşındaki Yunus Emre bebek de; ardından Şırnak’ta 4 yaşındaki Ali de hafızalardan silinmiyor.
Kamunun bütçesi enerji üretim-dağıtım şirketlerine akarken halkın payına düşen afet riski taşıyan altyapılar, bakımsız iletim-dağıtım hatları, sonu gelmez elektrik kesintileri, fahiş zamlar ve elektrik kaçaklarında can vermek oluyor.
Açıktır ki enerjide devletleştirme sadece geçinmenin bir koşulu olmaktan çıkmış, hayatta kalmanın da bir koşulu hâline gelmiştir.
Bu tespitler doğrultusunda sözümüz bellidir: İzmir’de yaşanan cinayetten başlanarak, elektrik dağıtım şirketlerinin neden olduğu ölümlerin sorumluları ivedilikle tespit edilip yargılanmalıdır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 1 Temmuz’da açıkladığı %38 elektrik zammı dahil, tüm enerji zamlarını geri almalı artış planlarını iptal etmelidir.
Başta elektrik olmak üzere, tüm enerji üretim-iletim-dağıtım hizmetleri kamu eliyle kamu yararına yürütülmeli ve enerji sektöründeki tüm şirketler bedelsiz olarak devletleştirilmelidir.
Enerji (doğalgaz, elektrik, su) temel bir haktır. Dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarının gereği olan enerji, ücretsiz ve kesintisiz olarak sağlanmalıdır.
Özelleştirme süreçleri de dahil olmak üzere, şirketlerin tüm usulsüzlükleri ve halka karşı işledikleri suçların hesabı sorulmalıdır.
THTM Enerji Komisyonu