Türkiye Cumhuriyeti, laik ve bilimsel eğitime karşı yıkıcı bir darbe olan ÇEDES projesi ile ilgili öğrencileri etkiledikleri iddiasıyla öğretmenlerin cezalandırıldığı bir ülke haline gelmiştir. Mersin’de İsa Önder Anadolu Lisesi’ndeki iki öğretmene “dini eğitimi engellemeye çalışmak” gerekçesiyle Milli Eğitim Müdürü’nün talimatıyla soruşturma başlatılmış, ardından Datça Anadolu İmam Hatip Lisesi’ndeki iki öğretmen için sürgün kararı verilmiştir.
Öğretmenler, devlet memurunun itibar ve güvenini sarsmak, okul ile öğrenci velileri ve yöre halkını karşı karşıya getirmekle de itham edilmiş, 1/30 oranında aylıktan kesme cezasına çarptırılarak baskı altına alınmıştır.
Okullar ebeveyn izni olmadan istediği eğitimi veremez ve okul dışındaki etkinliklere öğrencilerin katılması için de “veli izninin alınması” zorunluluktur; öğretmenlerin bu konuda bilgilendirme yapması sorumlulukları gereğidir. Öğretmenleri yasalara uygun davrandıkları için cezalandıranlar, görevi kötüye kullanan yöneticilerdir!
Diploması olan yüz binlerce öğretmen atama beklerken, dersleri imamların ve müezzinlerin verdiği ÇEDES projesinin amacı, söylendiği gibi ne çevre ne de değerler sistemidir. Çocukların okul saatleri içerisinde camilere ve mezarlıklara götürüldüğü, ellerine bıçak verilerek kurban kesme provasının yaptırıldığı bu projenin asıl amacının dayatılmış bir din eğitimi olduğu ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte, zorunlu din dersi Anayasamızın 2. maddesinde belirtilen laik devlet ilkesine aykırı olduğu gibi, 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) ve milli eğitimin amacının “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek” olduğunun altını çizen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırıdır.
THTM olarak, ÇEDES projesi ve benzeri etkinlikler konusunda uyarıda bulunarak çocuklarımızı korumaya çalışan öğretmenlerimizin yanındayız. Çağdaş, laik ve bilimsel bir eğitimden yana olan velilerimizin, “çocuğumun bu etkinliklere katılmasına izin vermiyorum” yazarak okullara dilekçe vermelerinin hakları olduğunu hatırlatıyor ve bu karanlık baskıyı yenebilmek için yasal haklarını kullanmaları çağrısında bulunuyoruz.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi
Eğitim Komisyonu
Laiklik ve Aydınlanma Komisyonu