Otuz bir yıl önce Sivas’ta ülke tarihinin en ağır katliamlarından biri yaşandı. Şiddete fazlasıyla alışık topraklarımız bir kez daha kana bulandı. O zamandan bu yana katledilen insanlarımızı anıyor, acımızı yeniden yaşıyor, yitirdiklerimizle vedalaşmaya devam ediyoruz.
Bu uzun uğurlama geçmişte yaşanıp bitmiş bir trajediyi konu almıyor. “O zamanlar çok büyük bir acı yaşamıştık” demekle yetinemiyoruz. 2 Temmuz yangını sönmüş değil çünkü…
2 Temmuz 1993 dinci gericiliğin laikliğe ve Cumhuriyet’e başkaldırışıdır.
Bu isyan eylemi başarıya ulaşmıştır. Sivas Katliamı çok sayıda laik, ilerici, Kemalist aydınımızın kurban gittiği cinayetlerle birlikte gericilerin iktidar yürüyüşünü döşemiştir.
Bu yürüyüş boyunca Cumhuriyet Devrimi’ne ve onun tarihsel kazanımlarına karşı korkunç bir gövde gösterisi yapılmış, laikliğin savunucularının savunmasız oldukları kanla kanıtlanmış, gerici güçler bu şiddet şovuyla kendilerine taban oluşturmuştur.
Aydın cinayetlerinin ve Sivas Katliamı’nın, kovuklarından çıkan bir yobaz güruhuyla açıklanması mümkün değildir.
Bu kadar kanın devletin içinden, düzenin egemenlerinden, hatta emperyalist karşıdevrim organizasyonlarından destek almadan akıtılabildiğine kimse inanmasın. Hem yangın günü hükümet yetkilileri ve güvenlik güçlerinin tutum ve açıklamaları, hem sonrasında kovuşturma ve dava sürecinin bütünü sorumluluğun adresini göstermiştir.
Türkiye’de dinci gericiliğin bugün sürmekte olan iktidarının önemli bir uğrağı 2 Temmuz 1993’tür.
Sivas Katliamı’nı bir kez daha lanetliyoruz. Ölenlerimizi bir kez daha anıyoruz. Ve katliamın otuz birinci yıl dönümünde bir kez daha ilan ediyoruz: Ülkemizde laikliği yeniden kuracağız. Yobazların bir daha meydan okuyamayacağı, hangi güçlerden kaynağını alırsa alsın bir daha komplolara yenik düşmeyecek güçte bir laiklik olacak bu!
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Yürütme Kurulu