Ben, mesleğim gereği, bir alışkanlık olarak insanların dışarıda nasıl yürüdüklerine, birbirleriyle nasıl konuştuklarına, birbirlerine nasıl baktıklarına çok dikkat ederim. Buradaki gördüğüm temel nokta, herkesin gözünden çıkan, anlaşmaya, iyiliğe ve bilgiye yakınlık. Bu toplumun içinde bizi ayakta tutan şey bu bakışımız, bu algılayışımız, hayatla kurduğumuz bu ilişki. Eğer bizler birbirimizi bulmazsak, omuz omuza, hep bir yolda, hep bir arada yürümezsek, üstümüzden silindir gibi geçmeyi planlayan korkunç bir kalabalıkla karşı karşıya kalacağız. Bu toprakların gördüğü en aydın insanlardan biri, gözleri görmeyen, okuma yazma bilmeyen Sivaslı bir köylüydü. Bu toplumun yetiştirdiği en haysiyetsiz insanlardan biri, gittikleri okulların önünden geçmeye şansımızın olmadığı okulları bitirmiş, evlerine gelen insanların yatak odasına kamera sokacak kadar aşağılık insanlardı. Bunun okul eğitimiyle hiçbir ilgisinin olmadığını, bunun dünya görüşüyle bir ilgisi olduğunu, bize bunlar göstermekte.
Altın değerindeki bu insanları bulduktan sonra, bu aydınlık bakışları, kendine güvenen, ne yaptığını bilen bu insanları bir araya getirerek kalabalıklaşmamız lazım. Hepimize büyük bir görev düşüyor. Toplumun her yerinde bu insanlardan var. Ben daha önce katıldığım sosyalist partilerin bileşiminde hep dikkat ettim, inşaat işçisinden profesöre kadar herkes var. Olabildiğince büyüyüp genişleyebilmek için herkesin bireysel çabasına ihtiyacımız var. Yeni yeni isimleri, yeni yeni aydınlık bakışları aramıza katmamız lazım. Bu meclisin gerçek görevinin bu olması lazım.
Hepinize çok teşekkür ediyorum.