Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi

NATO’cular İyi Bilsin: THTM NATO Karşıtı Sesi Yükseltmeye Devam Edecek!

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Türkiye’ye geldi. Halkların katledilmesindeki, ülkelerin savaş alanına dönmesindeki en büyük suç ortaklarından biri olan eli kanlı terör örgütü NATO’nun temsilcisi ülkemizdeyken THTM NATO’nun üsleriyle, askerleriyle birlikte defolup gitmesi için verdiği mücadeleye devam ediyor.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nden bu yana ülkemizde NATO karşıtı sesin yükselmesi için tüm kanallarını ve gücünü kullanan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin (THTM) bu sürede yaptığı sergi açılışları ve NATO karşıtı yürüyüşü, aydınların tek ses olup imza verdikleri ‘Türkiye NATO’dan çıkmalıdır’ çağrısı takip etmişti.

Çağrıya destek veren aydın ve sanatçılar böyle bir çağrının parçası olma sebeplerine dair mesajlarını paylaşarak ülkemizde NATO’cuların yeri olmadığını bir kez daha gösterdi. Halk düşmanları kapı dışarı!

Oğuz Oyan, Prof. Dr. İktisatçı, THTM Yürütme Kurulu Sözcüsü: NATO’nun bir savunma örgütü olduğu söylemi başından beri gerçeklerle bağdaşmayan bir efsaneydi. NATO’nun, “Soğuk Savaş” döneminde üye ülkelerin dış güvenliklerini sağlamak ve sistemler arası askeri dengeyi kurmak amacıyla görev yaptığı iddiasının da pratikte hep yalanlandığı görüldü. NATO, öncelikle dünya hegemon gücü ABD’nin ve emperyalist Batı’nın askeri hegemonya aygıtıydı ama siyasi ve ideolojik işlevleri de hiç geri planda kalmadı. Türkiye dahil birçok ülkede sermaye düzeninin korunması amacıyla solun yükselişinin ve iktidara taşınmasının engellenmesinde; anti-komünist yapılanmaların oluşturulmasında, askeri/sivil darbelerin önünün açılması ve desteklenmesinde belirleyici müdahalelerde bulunmaktan geri durmadı. Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra dahi NATO’nun varlığının korunması, hatta Afrika’yı, Asya’yı, Pasifik Denizi ülkelerini de içerecek bir kapsama ulaştırma çabası içine girilmesi; eski Sovyetler Birliği ülkelerine doğru genişleme ve Karadeniz’in bir NATO gölüne dönüştürülmesi hedefinde dur durak bilinmemesi ve en sonunda Ukrayna-Rusya savaşının körüklenmesi, bu arada İsrail saldırganlığına hep arka çıkılması NATO’nun bir savaş örgütü olduğunu defalarca kanıtladı. Türkiye’de birçok askeri darbede, 12 Eylül öncesinde sağcı çetelerin örgütlenmesinde, siyasal İslamcı hareketin iktidara taşınmasında ve en son 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişiminde ABD ve NATO’nun parmağı olduğu, “herkesin bildiği ama konuşamadığı sırlar” arasına yazıldı. Dolayısıyla NATO Türkiye’nin güvenliğini sağlayan değil, güvenliğini tehdit eden saldırgan bir savaş örgütüdür. THTM tarafından talep edildiği gibi, Türkiye’nin NATO üyeliğine derhal son verilmeli, ülkemizin bağımsızlık ve egemenliğinden, “ülkede barış dünyada barış” şiarından asla ödün verilmemelidir.

Orhan Aydın, Tiyatro Sanatçısı: Ülkemizde yaşanan her tür çürümenin asıl kaynağı, NATO denen dünyanın en büyük terör örgütünün bir parçası olmaktır. NATO’dan çıkmadan özgür-eşit bir ülke yaratma olasılığı sıfırdır. Bugün ülkemizin sınırlarına dayanan ülke işgallerinin,binlerce insanın-doğanın katlinin, kültürel varlıkları talanının asıl kaynağı da NATO dur. ABD güdümünde AB ittifaklı bu şer cephesinin parçası olmak insanlık için büyük utançtır.

Serdar Şahinkaya, Dr., İktisat Tarihçisi, SoL Haber Yazarı: NATO’nun kuruluşunun üzerinden geçen 75 yılda başta Libya, Afganistan ve Yugoslavya’ya yıkıcı müdahaleleri hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. Bu müdahaleler / bombardımanlar ülkelerin altyapılarının nerede ise tümünü tahrip etmiş ve o ülkeler parçalanmıştır. NATO, sermaye destekli bir anti – komünist savaş örgütüdür. Türkiye’de kontrgerilla / derin devlet örgütlenmeleri ve operasyonlarında çok sayıda suikasta ve kanlı toplumsal olaylarda doğrudan parmağı olan NATO, nereye gitse orada kan, gözyaşı, yıkım, istikrarsızlık ve parçalanma vardır. Türkiye’yi emperyalizme bağımlı hale getiren, başka ülkelerin içişlerine karışmasında taşeronluk yaptırtan NATO’nun ülkemizi artık yeni maceralara sürüklemesine dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Giderek ısınan coğrafyamızda savaş tamtamları çalmaktadır. Bu savaş çığırtkanlığına karşı barışın bayrağını yükseltmek acil görevlerimiz arasındadır. Bu görevin ilk adımı NATO’dan çıkılarak atılacaktır.

Rahmi Yıldırım, Gazeteci: NATO Batı emperyalizminin askeri örgütüdür. Türkiye NATO’ya girmekle yeniden sömürgeleşme sürecine de girdi. Türkiye NATO’dan çıkmadıkça tam bağımsız ve demokratik bir ülke olamaz.

Turgut Dedeoğlu, DİSK Basın-İş Genel Başkanı: Emperyalist Amerika’nın hasta ekonomik yapısının askerî uzantısı olan NATO’nun dünya barışına hiçbir faydası yoktur. NATO’yu desteklemek ve genişlemesini savunmak işçi sınıfının karşısında ABD emperyalizminin yanında yer almaktır. NATO’ya HAYIR.

Haluk Hepkon, Yayıncı, Yazar: Dünyada güçlerin yeniden biçimlendiği, yeni ittifak arayışlarının ortaya çıktığı bir döneme girdik. ABD merkezli tek kutuplu dünya dağılırken, çok kutuplu ve daha adil bir sistem arayışı güç kazanıyor. Savaşların, BRICS ve Kuşak Yol Projesi’nin gösterdiği üzere aslında yeni bir dünya doğuyor. Her iki arayışın da Türkiye için farklı sonuçları olacaktır. Türkiye, çok kutuplu bir dünya isteyen kuvvetlerin yanında yer almalıdır. Bu takdirde bağımsız, barış içinde ve müreffeh bir ülke olma şansımız vardır. ABD ve Batı merkezli projenin sonucu ise Türkiye’nin parçalanması demektir. NATO, bu projenin en önemli ayağıdır. NATO’dan çıkılması Türkiye’nin bu felaket senaryosundan kurtulması için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu yüzden Türkiye NATO’dan çıkmalı ve doğmakta olan yeni dünyadaki yerini almalıdır.

Erhan Nalçacı, Prof. Dr., Akademisyen, Yazar, THTM Yürütme Kurulu Üyesi: Türkiye NATO’dan bir an önce kurtulmalıdır.Çünkü halkımızın yeni bir Cumhuriyet’e gereksinimi var. Fabrikaların, limanların, madenlerin, bankaların, hastanelerin, okulların kişilere değil halka ait olduğu, halkın refahını ve mutluluğunu önceleyen bir planlamanın ve sosyal devletin kurulduğu, insanın insanı sömürmediği, eşit bir yurttaşlığın inşa edildiği, laik ve aydınlık bir Cumhuriyet’edir bu gereksinim.NATO öncelikle emekçi halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesine karşı kurulmuştur. Ülkemizde insanın insanı sömürmesinin, gericiliğin, karanlığın garantisi olarak NATO yerleşiktir. NATO’dan çıkılmadan veya NATO yenilmeden bu topraklarda aydınlık bir gelecek hayal etmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca Türkiye’de temiz bir yeni sayfa açacaksak mutlaka NATO’nun sürdürdüğü faaliyetlerle hesaplaşmamız gerekiyor. NATO işlediği cinayetler, örgütlediği askeri darbeler ve satın aldığı insanlarla Türkiye’nin 70 yılını karartmıştır. Ayrıca NATO’dan derhal çıkılmalıdır. NATO bugün sadece emperyalizmin bir karşı-devrim örgütü değil, aynı zamanda emperyalist paylaşım savaşının kışkırtıcısıdır. NATO halkımızı kesinlikle bize ait olmayan bir savaşın eşiğinde dolaştırmaktadır.

Zülal Kalkandelen, Gazateci, Yazar: NATO’nun geçmişine ve bugününe baktığımızda gördüğümüz manzara çok nettir: NATO’culuk Amerikancılıktır. ABD ve emperyalist devletler, kendi çıkarları için dünyanın her tarafında demokratik süreçlere askeri operasyonlarla köstek olmuş; NATO, kontrgerilla örgütlenmeleriyle askeri diktatörlere destek vermiştir. Bu kirli operasyonlar, NATO kurulduğundan bu yana devam ederek günümüze kadar geldi. Türkiye, Kore’ye asker gönderip Marshall Yardımı aldıktan sonra NATO’nun ileri karakolu haline geldiğinden, ülkemizde yaşanan askeri darbeleri ve tabii son olarak 15 Temmuz’da yaşananları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. ABD ve Avrupa’daki NATO yetkililerinin elleri kanlıdır. Sözde insani sebepleri kullanıp demokrasi havariliğine bürünerek toplumları uyuşturmuş; ülkelerin sahip olduğu kaynaklara el koymak ve küresel hâkimiyet sağlamak için sözde “terörle savaş” gerekçesini kullanmışlardır. Bölgelerdeki istikrarsızlık, mülteci akışı, giderek artan terör saldırıları, medeni hakların yok edilişi ve gözetimin artışı, hep bu politikanın sonuçlarıdır. NATO, varlıklarını devam ettirmek için ABD liderliğini kabul eden ve SSCB’ye karşı birleşen Batılı emperyalistlerin kurduğu bir örgüttür ve sermaye egemenliğinin sürdürülmesinin de en önemli aracıdır. Soğuk Savaş sonrasında, 21. yüzyılda bırakın demokrasinin güvencesi olmasını; bu kurum, yapısı itibarıyla dünyadaki istikrarsızlığın ve çatışmaların garantisidir. Tam bağımsızlık için tarihe geçen onurlu bir mücadelenin sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, tüm bu nedenlerle NATO’dan çıkmalıdır!