25 EKİM 2025, ANKARA
Karar-1: Yeni üyelerin kabulü
THTM 7 Ocak 2024 tarihindeki ilk Genel Kurulunda aldığı kararla ikinci toplantısından itibaren yeni üyelerin kabulünü THTM delegelerinin iradesi altında tanımlamıştır. Buna göre Yürütme Kuruluna iki Genel Kurul arası dönemde iletilen yeni üyelik talepleri ve Yürütme Kurulunun oluşturduğu davetli listesi Genel Kurullara sunulmakta ve toplantıya katılanların salt çoğunluğunun oyuyla yeni üyelikler karara bağlanmaktadır.
Bu işleyiş doğrultusunda Yürütme Kurulumuz, Mayıs-Ekim 2025 döneminde kendisine yerel temsilcilik ve meclislerden ulaşan talepleri ve ayrıca Yürütme Kurulu olarak kararlaştırdığı davetli isimleri, vermekte olduğumuz laiklik, bağımsızlık, aydınlama ve emek mücadelesinde bir arada yürümek üzere THTM üyeliğine kabulleri için 6. Olağan Genel Kurulu katılımcılarının oylarına sunar.
EK: Yeni üyelikler listesi 25 Ekim 2025, 6. Genel Kurulda sunulmuş ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Karar-2: Türkiye’de Yönetme Krizi üzerine
Krizin adımları duyuluyor: AKP takatsiz, düzen alternatifsiz
AKP’nin 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı başlattığı operasyon boyutlanarak ana muhalefet partisini tasfiye etmeye veya bölmeye dönük saldırılarla devam etti. Bu kampanyanın, derin bir kriz yaşayan, yönetme yeteneğini ve seçmen desteğini yitiren siyasi iktidarın gücünü telafi etmeyi amaçladığı açıktır. AKP bu hedef doğrultusunda herhangi bir meşruiyet kaygısı gütmemekte, seçme ve seçilme hakkını yok saydığı gibi, anayasal ve yasal düzenlemeleri, hukukun temel ilkelerini çiğnemekte bir beis görmemektedir. Kuşkusuz bu saldırganlığın ufku, yıllardır siyasal mücadeleyi seçim düzlemine hapseden iktidarın, işine gelmediğinde seçimsiz bir yönetim kurma tercihini de içermektedir. Ancak geride kalan aylar iktidarın hedefine yaklaşmasına tanıklık etmemiştir. Bir tarafta geniş halk kitlelerinin bu keyfi, kuralsız saldırılar karşısında boyun eğmediği görülmekte ve hissedilmektedir.
Medya ve propaganda araçlarını kontrol altında tutmak, bütün kesimleri baskılamak toplumun onayını almaya yetmemiştir. Halkın karşı duruşunun ancak sınırlı bir bölümünün dışavurulduğu, eyleme döküldüğü de eklenmelidir. Yoksulluktan bunalan kitlelerin AKP’den hoşnutsuzluğu, hatta düzene yönelik öfkesi birikmektedir. Konu bir siyasal halk direnişine dönüşmüş olmasa da CHP’ye sahip çıkmanın çok ötesine geçmiştir.
Öte yandan her zaman kendi içinde çelişkiler barındırmış olan siyasi iktidar, artık üstünün örtülmesi bile denenmeyen parçalanmalar yaşamaktadır. Bu dağılma hali sık sık siyasi krizler olarak dışavurulmakta, karmaşık taraflar arasında sert mücadeleler gözlemlenmektedir. Her konuda su yüzüne çıkan ayrılıklar, mafya yöntemlerinin devreye girdiği hesaplaşmalar, basit kişisel çekişmeler değildir ve derin fay hatlarını yansıtmaktadır. Desteği gerileyen siyasi iktidar yola seçimsiz devam etmeyi denemiş, ancak bu denemesi ters tepmiştir. Saldırganlık, iktidarın gücünü değil güçsüzlüğünü yansıtmakta, süreç bir meşruiyet krizine yaklaşmaktadır.
Meşruiyet yitimi iktidar blokundan da ibaret değildir. Düzen siyaseti bir bütün olarak çıkışsızdır. Varlığını korumak için on yıllar sonra sokak dinamiğine yönelmek zorunda kalan CHP, siyasal gündemin ağırlıklı başlıklarında tutarlı alternatif politikalar getirmekten uzak, NATO’culukla Trump eleştirisi, laiklik sloganlarıyla Kılıçdaroğlu döneminin özürcülüğü, emekçilere sahip çıkmakla liberal ekonomi politikalarına sadakat arasında salınmakta, geriye içeriksiz bir demokrasi talebi kalmaktadır. Yeni çözüm sürecinin tıkanması ve iktidar ile ana muhalefet arasındaki kutuplaşma ortamında, Kürt milliyetçiliğinin önü daha önceki benzer süreçlerde olduğu gibi açılmamış, DEM Parti kimlik siyasetinin dar alanına hapsolmuştur. Seküler milliyetçilik başlığında toplanabilecek milliyetçi sağ muhalefet açısından ise Suriye’deki gelişmelerden sonra göçmen sorunu silahının işlevi azalmıştır.
Bu koşullarda tutarlı ve iddialı biçimde emekçilerin sesi olacak, yurtsever ve laik bir Cumhuriyetçi hareketin potansiyel zemini genişlemiştir ve daha da genişleyeceği görülmektedir. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin, Cumhuriyetçiler Kurultayı ile ete kemiğe kavuşmaya başlayan Cumhuriyetçilerin Birliği açılımı önümüzdeki süreçte çok daha geniş kesimlere ulaşacak ve politik bir merkez haline gelebilecektir.
Genel Kurulumuz bu doğrultuda Cumhuriyetçileri göreve çağırmaktadır.
Karar-3: Antiemperyalist alternatifin güçlendirilmesi
Geride kalan bir yıl boyunca Batı emperyalizmi ve İsrail Siyonizmi bölgemizde büyük adımlar atmıştır. Enkaza dönüşen Filistin’de düpedüz bir manda yönetimi kurulmak istenmektedir. İran’a yönelik saldırının kaldığı yerden devam ettirilmesi için uygun zaman beklenmektedir. Suriye, Şam’daki gerici ekip tarafından bir araya getirilmesi olanaksız parçalara ayrıştırılmış ve ağırlıkla İsrail’in kontrolüne teslim edilmiştir. Kapasitesi ve etkisi sınırlı olan Yemen’deki direniş odağı topun ağzındadır. Bu tablo dünyanın dört bir yanında halk kitlelerinin öfkesini körüklemektedir. İdeolojik yönü belirsiz, siyasal önderlikten yoksun, örgütsüz bir vicdan patlaması, Filistin’e destek üstünden dışavurulmaktadır. Çok sayıda devletin, pratik bir karşılığı bulunmayan Filistin devletini tanıma kararı alması ve daha azının İsrail’e çoğunlukla anlamı sınırlı yaptırımlar uygulaması, bu kitlesel yükselişin yarattığı basıncı yansıtmaktadır. Ancak emperyalist güçlerin ve bölgesel güçlerin bütününün arkasında saf tuttuğu işgal, artık kâğıt üstündeki devlete herhangi bir egemenlik alanı bırakmamaktadır.
AKP iktidarı uzun yıllar boyunca Ankara’nın geleneksel Atlantik bağımlılığını sürdürmüş, ancak emperyalistler arası rekabete Yeni-Osmanlı kimliğiyle dahil olmak üzere dengeci ve pazarlıkçı bir çizgi geliştirmeyi de gözetmişti. Bölgede İsrail’in hareket alanının Batı emperyalizminin desteğiyle genişlemesi, ABD’nin gerilimleri artırarak yönetmeyi tercih etmesi, AB’nin Rusya-Ukrayna çatışmasında savaşın şiddetlenmesini benimsemesi, Türkiye’nin ekonomik kaynak sorunu ve askeri savunma kısıtları gibi faktörler AKP’nin manevra sahasının sert biçimde daralmasına neden oldu. Erdoğan’ın ABD ziyareti ve Filistin’de yürürlüğe sokulan “Amerikan Barışı” bu daralmanın kırılması içinduyar Yeni-Osmanlıcı stratejinin tamamen ABD şemsiyesi altına yerleştirilmesini temsil etmektedir. Ankara’nın, Filistin’de emperyalist manda rejiminin önünün açılmasında önemli bir işlev üstlenmesinin bir diğer anlamı, içeride yaşadığı yönetim krizini aşmaya yönelik olarak yeni bir enerji kaynağına kavuşma arayışıdır. AKP bu yönde adım atsa da uluslararası ilişkilerin tamamen lehine şekillendiğini söylemek mümkün değildir. En başta “Bahçeli-Öcalan açılımı” ve Suriye denklemi çerçevesinde tıkanıklıklar sürmektedir. Türkiye’de emekçi halkın yoksullaşması ve diğer sorunlar da AKP’nin dış dinamiği içeriye istikrar olarak tahvil etmesinin önünde engel oluşturmaktadır.
Öte yandan Türkiye antiemperyalist, antisiyonist duyarlılıkların eyleme dökülmesinde öne çıkmamış olsa da ABD ve İsrail karşıtlığı toplumun geneline yayılmıştır. Düzen siyasetinde emperyalist-siyonist eksene eklemlenme son derece baskın olmakla birlikte, bu gerici konumlanışın geniş kitlelerin onayını alması olanaksızdır. Bu meşruiyet sorunu, düzenin bir bütün olarak Atlantik ittifakından yana olmasını da ilgilendirmektedir. Sorun kitlelerin yurtsever duyarlılıklarınduyarlılığın siyasete yansımayışında düğümlenmektedir. Bu noktada hem ana muhalefetin, hem Kürt milliyetçiliğinin, hem de sağ partilerin topluca emperyalist denkleme yerleşmiş olmaları bir yandan iktidara alan açmakta, diğer yandan da kitlelerin düzenden kopuşu açısından olanak yaratmaktadır.
Kuşkusuz egemen güçlerin böyle bir çerçevede konumlandığı koşullarda Türkiye ne ekonomik açmazlarının ne de ulusal güvenlik sorunlarının altından kalkabilir. Emperyalizmle ilişkiler bir beka sorunu haline gelmiştir ve bu durum geniş kitleler tarafından algılanmaktadır. Antiemperyalist duyarlılığın yayılması ve güçlenmesi önlenemeyecektir. Bu zeminde etkili bir yurtsever ve barışçı hareketin boy atmasının kuşkusuz biçimde tüm Cumhuriyetçilerin görevi olduğunun bilinciyle Genel Kurulumuz, THTM’nin tüm kurul ve bileşenlerini bu doğrultuda görevlendirir.
Karar-4: 26 Ekim – 2 Kasım 2025 Cumhuriyet etkinlikleri
Cumhuriyet Bayramları halkımızın duyarlılığının yükseldiği ve Cumhuriyet’e sahip çıktığı bir pencere sunuyor THTM’ye. Bu bağlamda 26 Ekim ile 2 Kasım arasındaki süreyi tüm yerel meclis, temsilcilik ve inisiyatiflerimizin yürüyüş, basın açıklaması, panel ve konferanslarla değerlendirmesinin büyük anlamı bulunmaktadır. Cumhuriyet haftası ve takip eden günlerde Cumhuriyet’in neden kaybedildiği, nasıl kazanılacağı ve kuracağımız Cumhuriyet’in nitelikleri üzerine akıl açan konferans ve paneller düzenlenebilir. Bu toplantılarda Cumhuriyetçiler Kurultayı sürecinin de işlenmesi, Cumhuriyetçilerin Birliği doğrultusunda halkımızın bilgilendirilmesi büyük değer taşıyacaktır. Buluşmalarda Cumhuriyetçiler Kurultayı bildiri kitapçığının bulundurulması ve katılımcılara takdim edilmesi ayrıca süreci güçlendirecektir.
THTM’nin en yaygın, en örgütleyici ve en güçlü şekilde Cumhuriyet Bayramını kutlaması ve siyasal mücadele içinde değerlendirmesi dileğiyle bu kapsamda THTM temsilcilik ve meclisleri tarafından şu ana değin planlanmış Cumhuriyet yürüyüş ve etkinliklerinin programını 6. Genel Kurulumuza sunarız:
26 Ekim Pazar:
- Ankara Dikmen: Saat 18.00 Cumhuriyet Yürüyüşü, ardından Ahmet Arif Parkında, THTM Sözcüsü Oğuz Oyan’ın konuşması ve sanatçı Sabahat Akkiraz’ın yer alacağı Cumhuriyet Şöleni
- Antalya Merkez: Saat 16.00 Cumhuriyet Yürüyüşü
- Eskişehir: Saat 15.00 Cumhuriyet Yürüyüşü
- İstanbul Beşiktaş: Saat 15.00 Dolmabahçe’ye Cumhuriyet Yürüyüşü
- İzmir Bornova: Saat 18.00 Cumhuriyet Yürüyüşü
- Kocaeli İzmit: Saat 18.00 Cumhuriyet Yürüyüşü
- Muğla Bodrum: Saat 14.00 “Cumhuriyet ve Laiklik” etkinliği
28 Ekim Salı:
Çanakkale: Saat 16.00 “Cumhuriyet düşmanlığına karşı ileri: Cumhuriyeti Kazanacağız” salon toplantısı
31 Ekim Cuma:
Muğla Milas: Saat 20.00 “Yeniden Cumhuriyet” söyleşisi
Karar-5: Cumhuriyetçiler Kurultayı süreci ve THTM’nin görevleri
24-25 Mayıs 2025 günlerinde toplanan Cumhuriyetçiler Kurultayı-2025’in kararı THTM’nin 4. Genel Kurulunda alınmıştı. Cumhuriyetçiler Kurultayı-2025 bizleri bir Emekçi Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde birlikte yol yürüyebileceğimiz THTM’nin şimdiye kadarki kapsam alanından daha geniş bir çevreye taşıdı ve birlikte iş yapma yeteneklerimizi geliştirdi.
Cumhuriyetçiler Kurultayı bildiri kitabı THTM yerelliklerinin etkinliğini güçlendirirken Cumhuriyetçiler Kurultayı birikimini geliştirmek ve korumak üzere CK-Koordinasyon Kurulu ve Danışma Kurulu oluşturuldu. Şu anda bu kurullar bir Kurtuluş Programı üzerinde çalışıyor ve bu program önemli kimi başlıklarda Cumhuriyetçilerin Birliği için güçlü bir zemin yaratma hedefinde. Kurtuluş Programı üzerine raporların tartışılıp bir araya getirileceği metni Kasım ayındaki Danışma Kurulu Çalıştayı sonrası sizlerle paylaşacağız ve yerellerde tartışmaya açılmasını önereceğiz.
Cumhuriyetçilerin Birliğine yönelen bu süreçte THTM yerelliklere, gençliğe ve çeşitli emekçi kesimlere uzanan yapısı ve bir halk hareketine dönüşme potansiyeliyle çok daha fazla önem kazanmaktadır. Genel Kurulumuz THTM’nin Yürütme Kurulunu, tüm yerel meclis, temsilcilik, öğrenci ve meslek inisiyatiflerini Cumhuriyetçiler Kurultayı-2026’nın örgütlenmesi ve güçlendirilmesi için görevlendirir.
Karar-6: Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Cumhuriyetçiler Temsil Edilmelidir
THTM giderek şiddetlenen siyasi krizler içindeki ülkemizde kurulduğu günden beri doğru bir zeminde, tutarlı bir taraflaşma zemini yaratmak için çalıştı. Bağımsızlıktan yana, sarsılmaz antiemperyalist niteliği, taviz vermeyen laiklik savunusu ve sermaye karşıtlığıyla bir cephe örmeye aday olarak ortaya çıktı. 2025 yılı içinde toplanan Cumhuriyetçiler Kurultayı da THTM’nin Cumhuriyetçilerin Birliği için öne sürdüğü önemli girişimlerinden biri oldu. Kurultay sürecini tümüyle sahipleniyor, 2026 yılındaki bir sonraki Kurultay’a kadar oluşacak Kurtuluş Programı’nın geniş halk kitleleriyle buluşturulması için tüm gücümüzü seferber ediyoruz.
Bunlar önemli bir siyasi iddiaya denk düşüyor. Bu koşullarda Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, kalbi Cumhuriyet için atan emekçilerin hassasiyetlerinin gözetilmediği, geçiştirildiği, temsil edilmediği bir cumhurbaşkanlığı seçim düzleminin oluşmasına izin vermemelidir.
Cumhuriyetçilerin ortak cumhurbaşkanı adayını çıkarmak ve arkasında durmak önümüzdeki dönemde meclisimizin başlıca görevleri arasında bulunmaktadır.
Cumhuriyet’i ve emekçilerin iktidarını hakkıyla savunacak, Cumhuriyet’in neden kaybedildiğini ve nasıl ayağa kaldırılacağını halka açıklayabilecek, düzen karşıtı bir adayın ülkemizin aydınlık geleceği için verilen mücadeleye büyük katkıda bulunacağından eminiz.
Şu anda belirlenmiş bir aday olmamakla birlikte THTM Genel Kurulu bu yönde bir çabanın ve iradenin gösterilmesi gerektiğini karar altına alır.
Karar-7: THTM Öğrenci İnisiyatifleri Üzerine
Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye damga vuran ve üniversite öğrencilerinin yoğun hareketliliğine sahne olan 19 Mart eylemlerinden önce yola çıkmış Öğrenci İnisiyatifleri geçen süreyi temas yüzeyini genişletip örgütlenerek ve öğrenci hareketini güçlendirecek kalıcı mekanizmalar geliştirme hedefiyle değerlendirmiştir.
THTM Öğrenci İnisiyatifleri 2025 Mayıs itibarıyla onlarca üniversitede etkisini hissettiren temsilcilikler, platformlar, eylem komiteleri ile etkileşime girmiş ve bu etkileşimin sonucunda pek çok öğrenci topluluğunu kendi çatısı altında ortak bir mücadelenin parçası haline getirmiştir.
Bu kapsamda farklı kentlerden üniversite ve liselilerin yan yana gelerek oluşturduğu 16 platform, 7 dergi/fanzin çevresi ve pek çok öğrenci topluluğu, bütün öğrencileri ortaklaşa ilgilendiren önemli konularda Öğrenci İnisiyatiflerinin birer parçası olarak ortak tavır koyma ve ortak pozisyon belirleme kararını vermiştir. THTM Öğrenci İnisiyatifleri de aynı şekilde tüm bu kanallardan aynı anda beslenmekte ve bu sayede de Türkiye’nin farklı noktalarında gelişen öğrenci mücadelelerine kayıtsız kalmamakta, her birine olanakları ölçüsünde destek vermektedir.
Öğrenci İnisiyatiflerinin yola çıktığı günden bugüne kısa denebilecek bir sürede aldığı bu mesafe kuşkusuz bu iradenin sahibi öğrencileri umutlandırmaktadır. Öğrencilerin kendilerini ilgilendiren konularda söz sahibi olabilmek, hak gasplarına karşı tek yumruk haline gelmek, ülkelerini ilgilendiren gündemlere müdahale edebilmek için geliştirdikleri yeni örgütlenme mekanizmalarının birleştirilebilmesi son derece önemlidir. Bu öz örgütlenme araçları öğrencileri kuşatan olumsuz atmosfere yaygın ve kitlesel düzeyde verilmiş bir cevap olma niteliğindedir. Bu araçların 19 Mart gibi olağanüstü hareketliliğin yaşandığı dönemlerle sınırlı kalmayıp kalıcı hale gelmeleri THTM Öğrenci İnisiyatiflerinin başlıca hedeflerinden olmuştur.Bu bağlamda her biri öğrenciler tarafından seçimlerle belirlenmiş temsilcilere sahip platform, topluluk, dayanışma ağlarının dahil olmasıyla güçlenen Öğrenci İnisiyatifleri, THTM Genel Kurul temsilcilerini de öğrencilerin özgün takvimine uygun şekilde Ekim ayı içinde yenileme sürecine girmiştir. karar sahipleri olarak bizler aşağıda sıralanmış önerilerimizi THTM 6. Genel Kurul katılımcılarının onayına sunarız:
- THTM Genel Kurulunda temsilci olarak yer alacak öğrencilerin belirlenmesi için her yıl yeni eğitim-öğretim döneminin açıldığı Eylül-Ekim aylarında yeni temsilci seçimlerinin de yapılması.
- 6. THTM Genel Kurulu için ilgili Öğrenci İnisiyatifleri toplantılarında seçilerek belirlenmiş yeni üyeliklerin kabulü.
- 2025 yılı boyunca Öğrenci İnisiyatifleri sözcüsü olarak THTM Yürütme Kurulunda bulunan üyemiz Can Deniz’in Genel Kurul delegeliği ve Ankara’da Öİ’ler kapsamındaki görevleri sürmekle beraber, yenilenen seçimler doğrultusunda yeni dönemde THTM Yürütme Kurulunda Öğrenci İnisiyatiflerini temsilen Arda Yavuz’un yer alması.
Karar-8: THTM Meslek İnisiyatifleri mücadelemizi güçlendirecek
Daha önceki Genel Kurullarımızda gericilikle mücadele, laiklik ve aydınlanma savunusu için THTM Öğretmen İnisiyatiflerinin kuruluşunu karar altına almıştık.
THTM’nin geldiği bu aşamada diğer mesleklerin THTM altında inisiyatiflerinin oluşturulması, içinden geçtiğimiz liberal etkilere çok açık ve kafa karıştırıcı ortamda Cumhuriyetçi bir kimliğin oluşturulmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Söz konusu meslek inisiyatiflerinin Türkiye çapında bir yürütmesi oluşturulurken THTM çalışmasının olduğu kentlerde de yerel meclis veya temsilcilikler altında meslek sahipleri bir araya gelebilirler.
Bu sürece aday olan meslek grupları mühendisler-mimarlar, akademisyenler, psikiyatrist/psikolog/PDR’ciler, sanatçılar, basın emekçileri ve sağlıkçılar olarak sayılabilir.
THTM Meslek İnisiyatifleri tabii ki alandaki özlük hakları için söz söyleyip eylem yapacaktır ancak esas bir araya geliş nedenleri bir Emekçi Cumhuriyeti’nin ayağa dikilmesi olacaktır.
Meslek inisiyatifleri alanlarındaki üniversite öğrencilerine bir kimlik kazandırmayı da amaçlayabilirler ve Öğrenci İnisiyatiflerimizle birlikte çalışabilirler.
Genel Kurulumuz THTM meslek inisiyatiflerinin kurulması için THTM Yürütme Kurulunu görevlendirir.
Karar-9: THTM örgütlenmesinin yaygınlaştırılması: Yerel Temsilcilikler ve Meclisler
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi kuruluş evresinde gerçekleştirdiği toplantılardan itibaren büyük ölçekli nüfus merkezlerinden, daha küçük ölçekteki yerleşimlere ülkenin pek çok yerinde çok sayıda kanaat önderi, öncü işçi ve aydınla buluşarak örgütlenmesini güçlendirdi.
6. Genel Kurulumuz itibarıyla THTM Genel Kurul delegesi niteliğinde temsilci sayımız 325 kişidir. 24 ile dağılmış 41 temsilcilik ve 8 ilçede kurulmuş meclisimiz bulunmaktadır.
Mayıs-Ekim 2025 döneminde THTM’nin Cumhuriyetçilerin Birliğine dönük yürüttüğü çalışmalar sonrasında yeni örgütlenme olanakları belirmiştir.
5. Genel Kurulumuzda karara bağladığımız biçimde THTM yerel temsilciliklerimiz ve delegelerimiz ilkelerimiz, manifestomuz ve Genel Kurul kararlarımız ışığında kurdukları temaslar sonucu alanlarında yeni bir siyasal ağırlık noktası oluşturmaya başlamış ve bazı yerlerde yeni temsilcilik ve meclisler oluşturmanın önünü açmışlardır.
Bu karar sahipleri olarak Genel Kurulumuzla geçtiğimiz dönemde yürütülen çalışmaların meyvesi olan ve aşağıda listelediğimiz yeni yerel temsilcilik ve meclis girişimlerimizin müjdesini paylaşmak isteriz.
Ankara Dikmen Halk Temsilcileri Meclisi girişimi,
Ankara Çankaya Temsilciliği altında semt ölçeğinde Çayyolu Temsilciliği girişimi,
Ankara Keçiören Halk Temsilcileri Meclisi girişimi,
Muğla Fethiye Halk Temsilcileri Meclisi girişimi (FHTM 2 Kasım 2025’te kuruluşunu ilan edecektir),
İzmir Selçuk Temsilciliği girişimi.
Karar-10: Küba Cumhuriyeti Devleti ve Küba halkı ile antiemperyalist dayanışma
Eylül ayı sonunda Küba Komünist Partisi Siyasi Büro üyesi ve Küba Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Bruno Rodríguez Parrilla, ABD’nin Küba’ya karşı 60 yıldır kesintisiz uyguladığı ablukanın Mart 2024’ten Şubat 2025’e kadar verdiği zararlara ilişkin raporu ulusal ve uluslararası basına sundu. Parilla’nın bu raporu Genel Kurulumuzun gerçekleştiği bugünden sadece 3 gün sonra 28 Ekim 2025’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Amerika Birleşik Devletleri’nin Küba’ya uyguladığı ekonomik, ticari ve mali ablukaya son verilmesi gerekliliği” başlığıyla bir karar tasarısı olarak görüşülecek.
BM Genel Kurulu 1992 yılından beri benzer raporlara dayanan aynı başlıkta karar tasarılarını görüşüyor; her yıl çarpıcı gerçeklerin ve rakamların ortaya döküldüğü bu tasarılar ülkelerin oyçokluğuyla kabul görüyor ve ABD’nin Küba’ya karşı uyguladığı ablukanın bir “Soykırım” olduğu kabul ediliyor. Ve yine bu tasarıların görüşüldüğü her oturum ABD ve İsrail’in itirazlarıyla noktalanıyor.
Tüm dünya, ABD emperyalizminin istisnasız her başkanlık döneminde Küba halkına dönük bir soykırım halini almış ve antikomünist ideolojiyle donatılmış ablukanın insanlığa bir hakaret olarak ilerlemesini izliyor.
Trump yönetiminin geri dönüşüyle iyice derinleşmiş bu saldırı politikasının sadece Mart 2024- Şubat 2025 dönemindeki zararının 7,556 milyar ABD dolarını aştığı, önceki döneme ait rapora kıyasla %49 oranında arttığı anlamına geliyor. Parilla’nın raporunda ekonomik, ticari ve mali ablukanın yanı sıra ABD hükümetinin yönlendirdiği göç politikasının da durumu ağırlaştırdığını, bunun Küba’dan göç akışlarını artırdığını ve ülkede nitelikli personel ile işgücü kaybına yol açtığını, bunun da 2,57 milyar ABD doları olarak hesaplandığını görüyoruz.
Abluka, Küba’nın ekonomik büyümesini boğmaya, sağlık sistemini kilitlemeye, bilimsel atılımlarına çelme takmaya, eğitim sistemini kıstırmaya devam ediyor.
Özellikle 2025 yılının son çeyreğinde uygulanan en ağır önlem ve yaptırımlar ise şöyle listeleniyor:
- Küba’nın, sözde terörizmi destekleyen ülkelerden oluşan sahte ve iftira niteliğindeki keyfi listeye yeniden dahil edilmesi.
- Helms-Burton Yasası’nın III. Başlığı uyarınca, uluslararası hukuku ve üçüncü bir devletin egemenliğini ihlal ederek ABD mahkemelerinde dava açılmasının imkânsız hale gelmesi.
- ABD Başkanı tarafından 30 Temmuz tarihli 5 numaralı yeni başkanlık muhtırasının yürürlüğe konması; bunun, azami ekonomik baskı politikasını suç niteliğinde, yasadışı ve soykırımsal bir araç olarak pekiştirerek rejim değişikliği yaratmak ve Küba anayasal düzenini yok etmek amacıyla uygulanan bir egemenlik kurma hedefiyle uyumlu olması.
Bunların da ötesinde sayılar ve oranlarla ifade edilemeyecek biçimde 60 yıldır Küba halkına dayatılan duygusal zararı, kaygıyı, acıyı ve yoksunluğu belki de en başa yazmamız gerekiyor.
Temel ilkelerini kuruluşundan itibaren eşitlikçiliğe, bağımsızlık ve egemenliğe, cumhuriyetçiliğe ve emperyalizm karşıtlığına dayandırmış olan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisinin, son dönemde dünyanın her köşesinde haddini çoktan aşmış olan ABD emperyalizmine karşı tuttuğu hat itibarıyla Küba Cumhuriyeti’nin ve Küba halkının sonuna kadar yanında yer alacağını biliyoruz.
Bir Halk İktidarı Meclisinin yönettiği, her mahallesinde sosyalist sistemi korumaya ant içmiş Devrim Savunma Komitelerinin milyonlarca Kübalıyı örgütlediği bağımsız ve egemen Küba Cumhuriyeti ile THTM 6. Genel Kurul delegeleri olarak kardeşlik duygularımızı paylaşmak ve önümüzdeki dönem daha da derinleşeceği açık olan ABD saldırılarına karşı dayanışmamızı planlama çin bu karar ile THTM Yürütme Kurulunu görevlendiriyoruz.
Karar-11: Filistin halkı ile antiemperyalist dayanışma
7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı harekâtının hemen ertesinde başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı, -en azından şimdilik- bir ateşkesle sona erdi. Soykırım boyutuna ulaşan İsrail saldırganlığında yaşamını yitirenlerin sayısı resmi sayılara göre 70 bine yaklaştı; 15 bin civarında insan kayıp olarak kaydedildi. Yıkıntıların altında ya da dolaylı olarak kaç kişinin yaşamını yitirdiği ise bilinmiyor…
Bu soykırımın durması Filistin halkının bir ölçüde nefes almasını sağladı. İki yıl boyunca kapitalist devletler açık veya örtük biçimde siyonist saldırıları desteklerken dünya halklarının tutumu tam tersi yönde oldu. İnsanlığın yüreği Filistin halkının yanında attı. Kuşkusuz ateşkes, barış için alanları dolduran milyonlara da nefes aldırttı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin İsrail saldırganlığına son verdiğini söylemekse olanaksızdır. Tel Aviv işine geldiği zaman imzasına, gelmediği zaman silahlarına sahip çıkacağını göstermektedir.
Bölge dahil çok sayıda ülkenin desteklediği ve ABD Başkanı Trump’ın adıyla anılan plan, başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarını sömürgeleştirmeyi hedeflemektedir. Emperyalizm, direnişi kırmak ve Filistin halkını bu sömürgenin ucuz emek gücü haline getirmek istiyor. Hatta niyet Filistin’le sınırlı değil; Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için emperyalizmin bölgeye daha etkin bir şekilde yerleşmesi için çalışılıyor. İsrail’in önemli roller üstlenmesiyle ve bölgenin gerici iktidarlarının desteğiyle, geride kalan süreçte emperyalizm bölgede ayak bağı olarak gördüğü bir dizi aktörü devreden çıkarttı veya geriletti.
Filistin’in işgalden kurtulması ve halkın uluslararası belgelerde kabul edildiği gibi kendi egemen devletine sahip olması da bu koşullarda zorlaşmış bulunuyor. Egemenlik alanı neredeyse kalmayan Filistin Devleti’nin, sayısı her geçen gün artan ülkeler tarafından tanınması büsbütün göstermelik değilse de bu gelişmenin anlamı sınırlı kalmaya mahkûmdur. Üstelik Filistin’in Birleşmiş Milletler’de gözlemci üye olmaktan çıkarılarak tam üye statüsüne alınması gündeme bile girmemektedir.
Emperyalizmin göz ardı ettiği önemli bir olgu var: Filistin halkının direngenliği.
Halk, İsrail devletinin kurulması için atılan ilk adımlardan bu yana son derece güç koşullarda tarihsel bir direniş inşa etti. Çeşitli yöntemlerle sürdürülen bu direnişin kırılması mümkün değildir. Hiç kuşkumuz yok: Yeni dönemde yeni uygulamalara karşı da yeni yöntemler üretilecek ve direniş devam edecektir; Filistin özgür olana dek!
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Genel Kurulu, onurlu Filistin halkının Siyonizm ve emperyalizme karşı haklı mücadelesinin yanında olduğunu bir kez daha haykırmaktadır. Bütün yerel meclis ve inisiyatiflerimiz her vesilede Filistin direnişinin yanında olduklarını ortaya koymaktan geri durmayacaklardır. Kardeş Filistin halkına aktarmak üzere direniş örgütlerine ileteceğimiz bu mesajla ilan ediyoruz ki emperyalizm ve Siyonizmle içli dışlı olmayı hep sürdüren siyasi iktidar hangi pazarlıklara girerse girsin, Türkiye toplumu direnenlerin yanındadır ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi halkımızın bu pozisyonunu güçlendirmek için elinden geleni yapacaktır.



