Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Tekirdağ Temsilciliği dün gece Çorlu Heykel Meydan’ında Yenidoğan Çetesi ve Sağlık’ta Özelleşirmeyle ilgili basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında ülkemizde uzun süredir devam eden özelleştirmelerin sonucu olarak emekçilerin en temel insani ihtiyaçlarına ulaşmanın imkansızlığına değinildi; “Yenidoğan Çetesi” ile açığa çıkan skandalın, sağlık sisteminin çöktüğünü bir kez daha kanıtladığı vurgulandı.
“Düzeniniz batsın, çocuklar yaşasın”, “Boyun eğme memlekete sahip çık” ve “Sağlıkta ticaret ölüm getirir” sloganlarının atıldığı eylemde basın açıklamasını Dr. Serpil Keskin okudu.
Basın açıklaması şu şekilde:
“ESNAF HEKİMLİK SİSTEMİ VE YENİDOĞAN ÇETESİ
Ülkemizde uzunca bir süredir devam eden özelleştirme saldırısı, biz emekçilerin en temel insani ihtiyaçlara dahi ulaşmasını neredeyse imkansız hale getirirken ülke gündemi yeni bir “skandal” ile çalkalandı.
İstanbul’da çok sayıda bebeğin, “Yeni doğan Çetesi” diye adlandırılan bir grup tarafından tıbbi gereklilik olmaksızın özel hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirilip haksız kazanç sağlandığı ve bazı bebeklerin hayatını kaybettiği ve hatta ölmesine göz yumulduğu, SGK zarara uğratılarak emekçilerin haklarının gasp edildiği skandal, sağlık sistemimizin çöküşünü açıkça göstermektedir.
1990’lı yıllarda başlayan özelleştirme saldırısı, ülkedeki her sektöre sirayet etmişken, insan hayatını vazgeçilemez iki alanı olan sağlık ve eğitim alanlarının da bu saldırıdan bağışık tutulması beklenemezdi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı, 20 yıl önce başladı.
Sağlık alanında yaşanan özelleştirme saldırısı, kamunun bir sağlık hizmeti sağlayıcısı olmaktan çıkarak, özel hastanelerden sağlık hizmeti satın alan en büyük müşteri haline gelmesine neden olmuştur.
Hastaların kolayca ulaşabileceği devlet hastaneleri, dal hastaneleri kapatılmış ve hastalar Şehir Hastanelerine yönlendirilmeye çalışılmıştır.
Koruyucu hekimlik, aile planlaması ve bağışıklama gibi hizmetler ikinci plana atılmış, yeterince kaynak ayrılmamıştır.
Özel hastaneler kârına kâr katarken sağlık çalışanları daha fazla sömürülmüş, sağlık sisteminin bütün faturası sağlık çalışanlarına kesilmiştir.
Sağlık alanında gerçekleşen özelleştirme saldırısı, diğer alanlarda olduğu gibi fabrikaların kamu arazilerinin vs. satılması yoluyla değil, sağlık hizmetinin konusu olan yurttaşların sağlık hizmetini bir meta olarak pazarlayan özel sağlık kurumlarına mahkum edilmesi ve zoraki olarak buralara yönlendirilmeleri suretiyle gerçekleştirilmiş oldu.
Esasen birer tüccar olan ve daha fazla kar etmekten başka bir amacı bulunmayan özel hastane adı verilen ticarethanelere yurttaşları mecbur bırakmak bugün ortaya çıkan Yenidoğan Çetesi rezaletinin temel sebebidir.
Belirtmek gerekir ki, bir tüccarın öncelikli amacı daha fazla kar elde edebilmektir. Bu amaç doğrultusunda kendisini bağlayan herhangi bir ahlaki yükümlülüğü, herhangi bir insani değeri bulunmamaktadır.
Son dönemde yaşadığımız ve hepimizin kanını donduran Yenidoğan Çetesi hadisesi aslında yıllardır uygulanan sağlıkta dönüşüm politikalarının, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin ve bu hizmetin herkese eşit, parasız ve ulaşılabilir bir şekilde sunulmamasının bir sonucudur.
Yenidoğan Çetesi skandalının bu derece yakıcı olmasının ve her birimizin canını bu kadar acıtmasının temel sebebi daha fazla para kazanabilmek uğruna onlarca bebeğin hayatıyla oynanması ve belki de binlercesinin şu an tesadüfen hayatta olduğu gerçeğidir.
Bu insanlar ve kamudaki işbirlikçileri ülkemizde uygulanan sağlıkta dönüşüm programının sağladığı olanakları zorlayarak suç işlemişlerdir. Bu suçu işleyen kişilerin isimlerinin bir yerden sonra önemi bulunmamaktadır.
Bu cinayetlerin asıl sorumlusu, sağlık hizmetinin para ile alınır satılır bir meta haline çeviren ve yurttaşların yaşam hakkına kar odaklı yaklaşan sermaye sınıfıdır.
Sorunun sebebini hepimiz biliyoruz, daha fazla kar etmek için depremde kağıt gibi yıkılacak binalar yapmaktan çekinmeyen, Daha fazla kar etmek için fabrika bacalarına fitre takmak yerine kentimizi bir kanser cenneti haline getiren patronların çocuklarımızın canı pahasına daha fazla kar peşine düşmelerinde aslında şaşıracak bir durum yoktur.
Sorunun sebebi insan hayatına dair olan her şeyin bir meta haline gelmiş olmasıdır. Bu durumda çözüm de kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Öncelikle sağlık ve eğitim olmak üzere insan hayatına dair olan hiçbir şeyin ticarete konu edilemeyeceği bir düzen kurmaktır.
Çözüm sağlık hizmetlerinin öncelikle ve ivedilikle kamulaştırılmasıdır.
Koruyucu hekimlik ve birinci basamak öncelenmeli, aile planlaması ve bağışıklama öne çıkarılmalı, anne-bebek sağlığı ve dezavantajlı gruplar kronik hastalıkları olanlar, kanser
hastaları engelli ve yaşlıların düzenli takipleri ve tedavileri başta olmak üzere tüm sağlık
hizmetleri ücretsiz, kamu tarafından karşılanmalıdır.
Özel hastaneler, rehabilitasyon hizmetleri ve bakım merkezleri hızla kamulaştırılmalıdır. Buralarda çalışan hekim ve sağlık personeli ücretli çalıştırılmalı ve özlük haklarına sahip çıkılmalıdır.
Halkın eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmetine erişimi sağlamak için, sağlık sistemi tamamen kamu tarafından karşılanmalıdır.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.”